Yeni dünya ve “yeni” İslami hareket

ABD Dışişleri Bakanlığı personeli ünlü düşünür Francıs Fukuyama; içten bir duyguyla “The End Of History/Tarihin sonu” adlı makalesinin İslam’cı fundemantalizm, milliyetçilik, faşizm ya da diğer eleştirmenlerin öfkeli tepkilerine neden olduğunu söyler.

Devamında aynıyla “Ne var ki bu eleştirmenlerden hiçbiri bu alternatiflerin liberal demokrasiye üstün olduğunu düşünmüyor. Hiç kimse daha iyi olduğuna inandığı alternatif bir toplumsal örgütlenme biçimi önermedi” der.

Bu durum tarihin sonu tezinin haklılığını Francıs’ın zihninde kim bilir ne kadar güçlendirmiştir!

İslam bilinci ve İslam toplulukları bağlamındaki dramatik cahillik bu oryantalist düşünme biçimlerini zamanla daha fazla deşifre edecek.

Asıl drama; Batı’nın tam da “tarihin sonu liberal demokrasi ile son buluyor” fikrinin ödülü olan huzurlu bir uykuda iken dünyanın yeni bir evreye dönüşümü sismiği ile uyandıklarında yaşandı.

Batı zaten bir süredir Newton’un mekanik kanunları gerçekliğinin aldığı darbelerin şoku ile meşguldü.

Relativizm teorisi Batı’yı “kendi içinde” felsefi anlamda ortadan ikiye yardı.

Bu “Batı’nın iç çatışması” yeni bir dünyanın ve yeni bir medeniyetin filiz vermesi için felsefe toprağını yumuşattı.

Meğer tarihsel bir son varmış, haklılarmış.

Liberal demokrasi düzenini yaratan Pozitivist felsefenin sonu.

Pozitivizm tamamen çöktüğünde “liberal demokrasi” de beslenme kaynağından olacaktır.

Jeopolitik platformda ise Batı, 1989 yıllarında, Doğu Bloğu ülkelerini yıkarak liberal demokrasiyi kendilerine reva gördü.

İçinden kapitalizm doğuyordu sorun yoktu.

Aynı şeyin İran ve Cezayir’de yaşadıkları tecrübelerden sonra İslam ülkelerine reva görülemeyeceği kararına vardılar.

Liberalizm ve demokrasi talebi Ortadoğu’da ‘İslamcılığı ve İslamcı kadroları’ öne çıkarıyordu. Sorun vardı.

Yarım asır sonra Suriye devriminde sadece aynı kaygılar nedeniyle oluşan çözümsüzlük bir tesadüf mü?

Güç odaklarının Suriye’de savaş uzasın ve İslamcı kadrolar daha fazla yok olsun dediklerini duymayanlar olabilir.

Onlar bu doğumu 1989’dan 2010’a kadar engelleyebildiler.

Şu nedenle iyi oldu; böylece Bereketli Hilal topraklarındaki başkaldırılar onurlu oldu.

89 ve sonrası yıllarda bir komplo teorisi olacak olan Ortadoğu dönüşümleri şimdi özgün bir karakter ile kendini gösteriyor.

Ortadoğu devrimleri gösteriyor ve dayatıyor.

İnsanlık sistemi yeni bir kurucu felsefeye, bütüne rengini veren yeni bir tentüre, özüte, renge ihtiyaç duyuyor.

Francıs Fukuyama hoşlanmayabilir ama bu ontolojik talebi karşılamaya en yakın dinamik kompakt, komplike ve kavramsal karşılama zenginliği ile “İslam” olgusudur.

Hatırlayın, Friedrich Wilhelm Nietzsche kitabında Hıristiyanlığa öfkesinin bir nedenini de Hıristiyanlık gericiliğinin İslam ile tanışmayı engellemesine bağlar.

Nietzsche gibi bir beyin İslam’la tanışamadan gitti.

Batı aynı hatayı bir kez daha tekrar ederek zaman kaybetmemeli.

Reel İslamlıkta söz konusu ettiğim ise, İslamcılık değil, İslamlığın taşıyıcı devinimi olan “İslami hareket”tir.

Bir süre önce Türkiye’de durup dururken yaşanan İslamcılık tartışmasının İslami hareketi sabote eden masadan çıktığını belirtmek isterim.

Batı ideolojisi ile her fırsatta savaştığını iddia edenlerin Batı evrensel düşünce oluşumunun İslam dünyasının nesneleştirmek için yarattığı çok başarılı sekter kavram olan İslamcılık ifadesi üzerinden konuşmaları kendi başına bir tez konusudur.

İslamcılık İslam’ı Pozitivist değerler dünyasına bağlama edimidir.

İslami potansiyel bir materyal ya da bir ideoloji adlandırılır gibi adlandırılabilecek içerikten ötedir.

Oysa İslami hareket bir üst bilinçtir.

Aşkın bir referanstır.

Hiçbir dünyevi, beşeri ve reel olgunun merdiven dayayarak ulaşmayı başaramadığı yükseklikteki rabbaniyettir, kutsaliyettir.

İslami hareket kendi terminolojisi ile “mübarek” bir insan olma aracıdır.

İslami hareket olgu olarak kutsaldır onun bağlıları ise “herkes gibi bir insan.”

Çünkü İslami hareket bir “sınav” aracıdır. Bedeli vardır. Ahiret hayatı ise bu metaforun firelerini engelleyen bir garantördür.

İslamiyet için yukarıda kompakt ve komplike derken neyi kastettiğimi görüyor musunuz?

Onurun, iyiliğin, barışın, adaletin, özgürlüğün, hukukun, bireyin masuniyetinin, kamunun mahremiyetin, kaynakların bölüşümünün, nesillerin selametinin, gelecek kaygısının, dünyanın ve ‘alemin’ imarının prospektüsüdür.

İnsanlık tanımının boşluksuz metaforudur.

Bu eşikte, duygu ve fiillerin relativist teorinin stresinden kurtulması bir “mutlaklık” ihtiyacını determine eder.

Genellemelerimin ve yargısallığımın farkında olarak bu mutlaklık, ontolojik perspektifi “Allahın rızası” olgusuna yönlendirir.

Allahın hoşnutluğu varlığın ve insanlığın ortak yön arayışının en isabetli beşiği olacaktır.

Bu çerçevede bir özeleştiri gereği ortaya çıkmaktadır.

Yeni Dünya, yenilenen bir İslami Hareket olgusunun da çağrısı aynı zamanda.

İslam ümmeti; insanlığın bir ümmet olduğu bilincine evirilebilirse, üstünlüğün bir takva performansı olduğunu, hazır gelmediğinin bilincini güncelleştirebilirse bu yol önündeki diğer bütün engelleri daha hızlı aşacaktır.

Müslümanlık; İslami hareketin koridorunda yeni sürecin gerisinde kaldıklarını fark etmeli ve doğmakta olana ayak uydurmaları gerektiğini bilmeli.

Müslümanlık, İslam topraklarında günümüz İslami hareketin bunu hak etmeyen “Müslüman yapıların” yanı başında başka alanlarda ve biçimlerde yeniden filiz verdiğini ve evrensel yeni bir aşılama aldığını fark etmeli.

Dünya, kendi içinde yeni bir dünya oluşumunun sancılarını yaşarken evet yeni bir evrensel inanç ve felsefe tentürüne ve rengine ihtiyaç var.

“Mutlak referans” bu diskuru net verir.

“Allahın rengi bu; onun renginden daha iyi renk ne olabilir?”

Temel ve sade iç soru şu.

Bunu hak etmek için neler yapılabilir?

Sonuç olarak günümüz İslam topraklarında liberal demokrasi, İslam’ın partneri değil kendini nefessiz bıraktığı için İslami inkişafın parçaladığı plastik bir zemin.

Keşke, Batı’nın İslam ile çelişkisi diyalog ile çözülebilse ama görünen o ki enerji ve kaynak ihtiyacı kompleksinde savaş yoğunluğunu artırarak devam edecek.

Bereketli Hilal merkezli savaşı uzun erimde “İslami hareket” kazanacak.

Bunun bir öngörü mü yoksa kör bir fanatizm mi olduğunu ise birlikte göreceğiz.

omeraltass@gmail.com

twitter.com/altasyalvac

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s