Dini Yapıların Trajedisi
İçimizden; katli, sirkati, tecessüsü, kizbi, zinayı, takiyyeyi, nifakı, bağyi kurumsallaştıran cemaatler ve kanaat önderleri neden ya da nasıl çıkar?
Yoksa İslam fikriyatında ve referans pratiklerinde; öldürmeyi, çalmayı, ihaneti, yalanı, zinayı, ikiyüzlülüğü besleyen damarlar mı var?
İslamın şiddetle reddettiği kötülükler üzerine binasını diken İslami cemaatler neyin nesi oluyor?
Efradına, örgütüne, cemaatine İslamlığı; ağyarına, dışta kalanlara gayri-İslamiliğin zirvesini ve faşizmi uygulayan Müslümanlık iddialı oluşumlar hangi habitattan ürüyorlar?
Çalmayı meşrulaştıran bazı İslami yapılar nasıl oluştu?
Öldürmeyi meşrulaştıran sözde İslami hareketler kendilerini nasıl ikna ediyorlar?
İhaneti kurumsallaştıran bazı İslami cemaatler hangi kaynaklardan besleniyor?
Kişiyi sıfırlayan ya da özel hayatı ihlal eden Müslüman yapıları hangi saikler var eder?
Ülkesini emperyalizme peşkeş çeken ya da küresel zulüm düzenine boyun eğen İslami oluşumlar hangi felsefi argümanlara yaslanırlar?
Bunu için önümüzde üç ibretlik örnek var. Hizbullah, Fethullahçılık ve IŞİD
90lardaki Türkiye Hizbullahı nasıl var oldu? Yine 90lardaki kamu malını müsadere etmeyi, araç çalmayı meşru gören yapılar nasıl oluştu?
Iraktaki İŞİD nedir?
Hizmet Camiası/Fethullahçılık nasıl bu hale geldi?
Kendi özü, çekirdeği, yönetim ekibi haricinde kalan her şeyi kendine kul, mahdum kabul eden bu yapılar nasıl oluştu?
Bu yapılar topluluklarını; masumu, çocuğu, kadını, yaşlıyı, savaşmayanı öldürmeye hangi dini hükümlerle ikna ederler?
Bu örgütler bağlılarına; kamu malına kastetmeyi hangi inanç yorumuyla kabul ettirirler?
Bu bir tür Nur hareketi şakirtlerini, gayri İslami yaşam tarzına, haram içinde yaşamaya, bir ömür takiyyeye, yalan söylemeye, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, kötülük yapmaya, özel hayatı çiğnemeye, yalana, ikiyüzlülüğe, insanları kandırmaya, insanları kullanmaya ne ile razı ederler?
Durum bu iken cemaatlerin, tarikatların, örgütlerin, yapıların, liderleri, imamları, hoca efendileri, komutanları, evliyası nasıl olur da kamuoyu önüne çıkıp her şey normal gibi konuşur?
Bu yüzsüzlüğü nasıl becerirler?
Ruhlarını hangi İslami nassa yaslayarak tatmin ederler?
Bu kanaat önderleri, bu dinci önderler en başından mı şizofrendiler? Yoksa yanlış örgütlülük zaman içinde kurucularını şizofreniye mi itiyor?
Kendi içine masum/melek, kendi dışına şeytan/faşist olmak nasıl bir ruh halidir?
Yoksa bu yapıları; yanlış İslami yorumlar, fasit dini içtihatlar, şaz geleneksel fetvalar, yanlış felsefi açılar mı zamanla bu iflah olmaz psikolojik hastalığa ulaştırdı?
Bunlar minbere çıktıklarında, insanlara hitap ettiklerinde; İslamın takva kurumunu geride bırakacak kadar muttaki olduklarını hissettiren ince ayar bir üslup kullanırlar. Millete ait arpa ağırlığı bir şey varsa haram hor olursunuz derler. Karıncayı incittiklerinde kahrolurlar. İnsana ait bir değerle ilgili öyle şeyler söylerler ki meleklerden üstün olduklarını oracıkta anlarsınız! Örneğin öyle hassastırlar ki, bu kadar çalıştık dünyaya hizmet verdik şimdi biraz rahat etmek hakkımızdır gibi şeytani bir mırıltı hafazanallah sürçü her zaman mümkün olabilir derler.
Beri taraftan ümmetin alnına kara leke sürerler, milletin kalbine fitne sokarlar, İslamın ahlak anlayışını ayaklar altına atarlar, toplumun huzurunu bozarlar, aydınları satın alırlar, kendinden olmayanlara hayatı dar ederler, nice kimsesizi per-ü perişan ederler, küresel emperyalizmin ajandasını -dini icazları alet ederek- uygularlar.
Türkiye siyasetini altüst eden kumpası organize ederler de üstüne mihraplara çıkıp dinin son savunma noktası olan lanetlemeye sığınarak böyle böyle ise Allah onların belalarını versin diyerek bütün kötülüklerini halı altına süpürürler, siz de şaşkınlıktan küçük dilinizi yutarsınız.
İslamın ruhsatlar terminolojisini, zaruretler fıkhını tepe tepe kullanarak onu bir yaşam tarzına dönüştürdüler. Eski Türkiye alışkanlıklarının ve stratejilerinin kölesi oldular.
Şimdi aslı unuttular.
Meşhur furuat, saklı aslı boğazladı. Zaruretler dinin ve imanın kendisi oldu.
Güveni, açıklığı, samimiyeti, insanlığı, doğruluğu, dürüstlüğü, adaleti, hukuku bıraktılar detay beriliklere, belki gerekmeyen ihsaniyata binerek insanların kellerini aldılar.
Sanki Zaman Gazetesinde, Samanyolu TVde, dergilerinde, internet sitelerinde, entelektüellerinin kaleminde, tweetlerinde, facelerinde, sosyal medya fenomenlerinde ve ders halkalarında ortaya dökülenlerin hiçbiri yaşanmadı! Sanki üst düzey yöneticilerinin yeryüzü tanrısı gibi mağrur, güç sarhoşluklarını hiç görmedik, anlattıkları tekebbüre hiç şahit olmadık!
Onlar devletle savaştıklarını zannettiler.
Oysa toplum ile savaştılar.
Onlar şimdi devletin kendilerini bitirmeye çalıştığını sanıyorlar.
Oysa önce toplum vicdanında tükendiler.
Onlar diğer gerici solcu aydınlar gibi Türkiye devrimini toplumun gerçekleştirdiğini görmeyecek kadar basiretten yoksunlar.
O nedenle biz cemaatimize naptık deyip kendilerini paralayacağına, kendilerini adeta intihar edeceğine hala en yüksek mertebeden yeminlerle ve lanet okumalarla (Örneğin 4 Ağustosta yayınlanan lanetleme videosu) yol alabileceklerini sanıyorlar.
Şimdi dinin zaruretler fıkhına temel olan kendinizi öldürmeyin ayetini bu kez şakirtler için okuma vakti…
Ey cemaat mensupları kendinizi bu yapı içinde öldürmeyin! Sizin için bir zaruret ortamı oluştu. O yapı içinden çıkın. Ey Aliler, ey Ahmetler kendinizi bu fasit oluşum içinde öldürmeyin! Siz de yöneticiler gibi lanet okuyup durmayın, sadece günde bin kez bizi ne hale getirdin böyle hocam, bize bunların hiçbirini söylememiştiniz deyin!
Öyle ya da böyle, tarih boyunca olduğu gibi tüm aşkın disiplinler, evrensel ahlaki, insani ve İslami değerler kendilerini kullanarak bir yere varmaya çalışanların yakasını, şahit olan herkesin huzurunda -mahşere bırakmayarak- sonuna kadar deşifre etmeden bırakmayacaktır.
Birlikte izleyelim.
Doğru olanı ise Allah bilir.
omeraltass@gmail.com
twitter.com/omraltas