Türkiye Devrimi ve Selahattin Demirtaş

Bugün Muro deyince aklımıza, ne Portekiz’de bir bucak ne İspanya Balear Takımadaları’nda bir belediye gelir. Muro, Kurtlar Vadisi adlı dizinin unutulmaz bir karakteri.

Vadi’de, 13. ve 65. bölümler arasında, kendine verilen rol’ öyle tutuldu ki Muro, başrolünü kendi oynadığı bir film bile yaptı. Muro; kader nihayet bana güldü diye düşündü. Bu talih ile sadece kendisi değil galiba yaşam makas değiştiriyordu!

Bazen insan kendinin merkez olduğunu düşünür. Göze batarcasına peş peşe gelen veriler, o kadar güçlüdür ki kişi nihayet bu hale inanır.

Ama hayat; her şeyi ve her insanı yalnızca kendi belirlediği yere oturtmakla maruftur. Detaylar, bir gerçeğin tahakkuk biçimini ve varacağı sonucu değiştiremez.

Türkiye’nin geleceğinde, biri ana akım olmak üzere toplamda dört ideolojik akım yol alacak.

Batı, elini Türkiye’den çektiğinde bu akımlar, ideolojik karakterden kurtulacak ve normal iki akıma dönüşecektir.

Batı ekseni Türkiye’yi kendi başına bırakmayacağına göre dört ideolojik akım bir süre daha ülkenin geleceğinde rol almaya devam edecek.

İslamlık, Türklük, Kürtlük ve Sol Kemalizm.

Batı, bunu iyi etüt ettiğinden, ön alarak kendine her ideolojik akımdan partnerler edindi.

İslamlık, Gülen Hareketi’nin tasfiyesi ile Batı’nın elinden alındı.

Türklük, Devlet Bahçeli’nin devlet adamı bilinciyle Batı’dan koparıldı.

Kürtlük, Abdullah Öcalan’ın tercihi ve risk alma yeteneğiyle ‘dan koparılmaya çalışılıyor.

Sol Kemalizm ise, ne kendi bir üst bilinç taşıyor ne Türkiye ivedilikle yoluna koyulması gereken bu ihtiyaca bir çözüm buldu.

Sol Kemalizm, şimdi büyük bir boşluk yaşıyor.

Selahattin Demirtaş; işte bu boşlukta lider olmak istiyor. Aynı zamanda bu ihtiyaç, projektörü Selahattin Demirtaş’a çevirmiş durumda. Karşılıklı medet bekleniyor.

Öyle anlaşılıyor ki Selahattin Demirtaş, Kürt Solu’ndan çok ülkenin hala bu en fiyakalı ideolojisini/Türk Solu’nu kendine yakın hissediyor. Arkasına baktığında platformun en yakınında duran entelektüel Türk Solu topluluğu nedeniyle gözleri ışıldıyor. Bunun için kendi çizgisini bozmaya ve habitatı ile çelişmeye eğilimli duruyor. Buraya kadar, anlaşılır insani bir durum var.

Buna bir yol bulma çabası Demirtaş’ı; grup toplantısında kürsüye çıkıp nefes aldığımız sürece seni başkan yaptırmayacağız şeklinde, vizyonunu boyundan büyük laflar etmeye ayarlamış, illegal, sekter, megakent gerillacılığı oynayan Sol örgütlere mensup militanlar gibi konuşturuyor.

Gezi’den bu yana militan Sol altın çağını yaşıyor. Bu durumda, üslubuyla, davranışıyla şehir militanı duruşu olmayan bir siyasetçi Sol’dan oy toplayamaz. Bu nedenle “yaptırmayacağız!” 30 yıl geriye dönülebilse, Sol illegal örgütler İstanbul’da, şimdiki Sol liberal aydınlar öncülüğünde kitleler halinde alanlara yürürdü.

Dolayısıyla her şey içinde sakladığı arzuya eğilimli durur. Demirtaş’ın bu eğilimi bütünüyle kişisel gibi duruyor.

Şu an göstergeler tersine işaret etse de özü itibariyle, ne Türkiye konjonktürü ne de kendi Kürt siyasal hareketi, onunla aynı çizgide değil.

Türkiye devriminin sahipleri var. Bunlar belli. Kurucu önderi Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan.

Bu sahipler karşısında Selahattin Demirtaş’a fgr rölü düşüyor.

Selahattin Demirtaş, şu üç rolü birden oynamanın stresini yaşıyor. Biri iyi, ikisi anlaşılır ama üçüncüsünden vazgeçmesi gerekiyor:

Hem PKK çizgisini tavizsiz sürdürerek kendi kitlesini koruyacak, hem Silahlı Kürt iradesinin herkesten çok ihtiyacı olan çözüm projesini kuralına uygun, açıktan çatışarak içte tahkim ederek sürdürecek hem de Türk Solu’nu ve Kemalist toplulukları mutlu edecek. Bir taşla üç kuş vurulur mu?

Selahattin Demirtaş, bu çaprazda, eğer egosundan kurtulursa bir daha 7-8-9 Ekim olaylarında olduğu gibi kamuoyu önünde terlemez. Aksi halde çatal değnek yere batmaz ki üç boğumlu olan çatal yere batsın!

Muro, Nalet olsun içimdeki insan sevgisine! diyerek sanat dünyasına beklenmedik bir yerden dâhil olmuştu. Selahattin Demirtaş da biz nefes aldığımız sürece seni başkan yaptırmayacağız diyerek benzer bir etkiyi siyasette yapıyor.

Muro, ödülünü sonradan başrolünü oynadığı bir film ile almıştı.

Selahattin Demirtaş da ödülünü mutlaka alacak ama filmin yapımcısı, senaristi ve başrol oyuncusu kendi değil.

Konunun teatisinde masada olması gereken küçük bir detay daha var: Muro’nun, başrol oynadığı filmin yapımcısı, yan rolde oynadığı Kurtlar Vadisi dizisinin yapımcısı ile aynı.

Hele bir de kendi kendine, Kürt siyasal hareketinin süreçte değişen önderi olma hissi içine girmesi, HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş figürünü bu kez Selo biçimine dönüştürebilir. Şartların; “Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi” saygınlığından bir “Feto” olgusu çıkarmasından ders almalı.

Bir Muro vardı..

Bu vesileyle hatırlatmalı; bu dönem Türkiye’de, tarih içinde temayüz eden liderler karşısında, olayların kanunu mucibince, kimse benzer bir şevke kapılmamalı.

Altta kalır, unutulurlar!

Bu; mazi, hal ve istikbale dair panoramik bir fotoğraf.

Geleceği de kapsayan fotoğrafları sadece tarih çekebiliyor.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s