Aysel Tuğluk, Boyner, Paraleller ve Gül

Meçhule taş atanların öyküsü

HDP milletvekili Aysel Tuğluk çözüm süreci bu aşamada olmasına ve bu konuda siyaseti tüketmek için akbaba gibi pusuda bekleyen nice çetin tehlikeleri bilmesine rağmen neden eline taş alır?

Normal şartlarda; demokratik dönüşümü, sivilizasyonu ve çözüm sürecini Kürtler, Solcular, sermaye sınıfı, Fethullahçılar ve bir tür İslamcı baş tacı etmeliydi.

Zira Türkiye’nin son beş yılında her şey onların daha önce deklere ettiği planlar ve söylemler doğrultusunda gelişti.

Aksine; Solcu, Kürtçü, sermayedar, Fethullahçı ve İslamcı azınlık bir grup Türkiye’nin yeni durumuna karşı öfke dolu.

Bir lobi, tüm Solcuları, Kürtleri, sermayeyi, cemaatleri ve İslamcıları etkileyerek, ısrarla, “iyi hiçbir şey yok” algısı oluşturmaya çalışıyor.

Demokratikleşme, sivilleşme ve açık toplum çabaları karşısında bile bir direniş örgütlenmeye çalışılıyorsa tam bu noktada; derin belki varoluşsal bir sorun var demektir. Bu paradoksu yaratan, “damardan” bir saik olmalı, bu ne olabilir?

İz bırakan olayları, olay mahalli incelemeyi ve ardıllarını birlikte takip ettiğimizde karşımıza “İslamsızlık arzusunu” besleyen ideoloji ve inanç temelli direniş odakları çıkıyor.

Bu nedenle, Türkiye’de Sol yoktur, Alevicilik vardır.

Türkiye’de Sosyalist yoktur, anti-İslamcılık vardır.

Türkiye’de Komünizm yoktur, tanrıtanımazlık ve gayrı ahlakilik vardır.

Türkiye’de Kürt milliyetçiliği yoktur, Alevicilik-kripto Ermenicilik vardır.

Artık PKK yoktur, TİKKO vardır.

BDP yoktur; Rafizici, Ortadoksi ve Zerdüşt totalitarizmi vardır.

HDP yoktur, Alevici-Batıcı pagan koalisyonu vardır.

Nasıl ki Türkiye’de Türkçülük yok, Şamanlık varsa. Batıcılık yok, Oryantalizm varsa.

CHP yok, Laiklik (de-İslamizasyon, dansa izin veren hayat tarzı) varsa. Ulusalcılık yok, İrticacılık örgütlenmesi varsa.

Sermaye yok, faiz lobisi varsa. (Sermaye bu nedenle pragmatist değil savaşçıdır, Gezi’de silahlı Sol örgütlerle aynı hatta yerleşmiştir. Aynı nedenle faşisttir.)

Mantık çeperine baskı yapıyor ama Türkiye’de Fethullahçılık da yok, inhisarlı (tekel) İslamcılık vardır.

Hizmet Hareketi yok, muharref, yanaşma (Siyonist Batıcı eksen) dindarlık vardır.

Parelel yok, nihilist İslamlık vardır.

Mezkûr yapıların hepsinin ortak paydası, eski rejimin, gayrı zımni, “İslamsızlaştırma” projesinin (Büyük Britanya, David Lloyd George projesi) piç çocukları olmalarıdır. İmparatorluk kalıntılarının, Doğu medeniyetinin, tersten ve düzden, dıştan ve içten profesyonelce İslamsızlaştırılması unsurlarıdır.

Nevzuhur Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ana kurgusu; İslamlık – anti İslamlık üzerine kuruludur. TC, iyi çalışılmış bir Pinewood Stüdyoları senaryosudur.

Kemalizm’in elinin değdiği, her kişi ve her yapı, behemehâl bu “İslamsızlık” kurgusunu güçlendirir. Bütün eğitimlilerin hafi ya da cehri fark etmez soft Kemalist olduğu kuramını bir kenara not edelim.

Bugün, bunun, kendini en açık şekilde gösterdiği bir dönem yaşanıyor.

Günümüzde sadece “Kemalizm’den uzak kalabilen kitleler”, madunlar, Anadolu halkı; İslam’ı en basit ve yalın haliyle yaşıyor. Azını ama özünü koruyor. Ve İslam; sayısı son derece az olan, feraset erbabının muttaki akıllarında geleceğe taşınıyor.

Nasıl olduğunu kimse tam bilmiyor ama Kemalizm, işte bu dinamiğe yenildi.

Bu nedenle Solcular, Aleviciler, sermaye sınıfı, ulusalcılar, Fethullahçılar, kimi islamcılar hepsi halka karşı düşmanlık ve küçümseme salınımı arasında bir yerde dururlar. Hepsi asırlık Cumhuriyet tarihinde bir şekilde mağdur dönemler yaşadı ama o mağduriyet iç çatışmadan ibaret oldu.

Sosyoloji çemberi (felek) dönüp bütün tali çelişkileri sırtından atınca, ana aks üzerinde, nur topu gibi temel çelişki tek başına kaldı:

“Yaşam tarzı kavgası.”

Bu kavga şimdi Doğu’da HDP ile halk arasında yaşanacak. Sabırla izleyin.

Bu ülkeye demokrasi yerleştikçe ters orantılı olarak; Solculuk, Alevicilik, Ermenicilik, Türkçülük, bir tür İslamcılık ve Fethullahçılık zayıflayacaktır.

Kürdistan’da da demokrasi, çözüm süreci derinleştikçe ters orantılı olarak; Kürtçüler, Zerdüştler, Kripto Taşnaklar, Aleviciler, BDP’liler, HDP’liler, münkir Kürt oligarşisi zayıflayacaktır. Kürt oligarşisi çözüm sürecine bu insiyakla kesinlikle karşıdır. Ancak bunu göstermemek mecburiyetindedir. Ama sosyoloji ve tarih bu çelişkiyi affetmeyecek, deşifre edecektir. Kürt siyaseti inadına bu politik akışın tersine eylem planı yapmaya devam ediyor. PKK ve HDP siyaseti çatışmanın zayıfladığı bir atmosfer içinde Kürt halkıyla yüzleştikçe daha öfke dolu olacak. Uğruna mücadele ettiği kendi habitatına karşı iç faşizme kayacaktır.

Demokratikleşmeyle oluşan, Kürt siyaseti elitlerini ve diğer Kemalist network mimarlarını köşeye sıkıştıran bu iç stres, öyle büyük ve derin ki, Aysel Tuğluk’un eline taş da aldırır, silah da; Cem Boyner’i terör örgütleriyle aynı safta fotoğraflar, üye de yapar.

Bu ülkede; “intifadacıların”, meçhule taş atanların ruhunda kopan volkanik “buhranı” neden kimse tam olarak anlamıyor?

Aysel Tuğluk’a, Cem Boyner’e, Murat Belge’ye, Hayrunnisa Gül’e, Ekrem Dumanlı ’ya neden kimse gerektiği kadar empati kurmuyor?

Neden?!

omeraltass@gmail.com

twitter.com/omraltas

http://www.facebook.com/Ömer Altaş

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s