Yeni dönem yeni AK Parti

Her sabah aynı duruma uyanıyoruz; alaca günışığına, bir kapı ve dört duvara.. Dışarı çıkıldığında bu duygu yok oluyor.

Anlıyoruz ki, sırası gelen her şey değişmiş.

Daha önce, Gezi Parkı sosyolojisi, bir lider çıkaramadı analizi yapılmış ve bunun ülke adına sağlıklı olmadığının altı çizilmişti. Gezi ruhu, aradığı lideri son haftalarda buldu. Selahaddin Demirtaş adı, bu ruhun anti-gezicilere geliyoruz! psikozu ile bir cevabı. Görünen o ki, metropolitan areadaki bu sosyal dalga, Demirtaş’ı 7 Haziran seçiminden sonra da yalnız bırakmayacak. Hepsini bir tarafa bırakın. Eğer, Batıcı, seçkin, izole elit üretim merkezi fonksiyonunu bi-hakkın icra eden Boğaziçi Üniversitesi, geçen hafta yaptığı gibi Demirtaş’ı, bizzat davet ettiyse, bu dalga, ulaşması gereken son sınır çizgisine vardı demektir.

Böylece ülkenin huysuz ve kaygılı bir olgusu daha rahatlatılmış oldu!

Bu gerçek bize, bilinen devlet- derin devlet ayrımı haricinde başka katmanların da olduğunu gösterdi. Ortak bilincin yönettiği soyut üst bir devletin var olduğu söylenebilir.

Bir proje ile Gezi liderini buldu ama bu kez silahlı Kürt siyasal hareketi sahipsiz kaldı.

Olaylar henüz sıcak olduğu için kimse farkında değil. Kürtlük davası; Türklük ve Müslümanlık ile kol kola olması gerekirken HDP bu rotayı popülizme, batıcılığa ve sekülarizme çevirdi. Dava, kendini ve geldiği yeri konuşmak yerine yeni Türkiye karşıtlığını öne çıkardı. Kürtlük ikinci planda kaldı. Barış ikinci planda kaldı. Çözümü başlatan iradenin üzerine basıldı. Kürtlük davası kendi dünyası dışına doğru rota kırdı.

Bu çelişki kendi içinde çatışacak.

Ayrıca dağlılar ile Cihangirliler. Esmerlerle, beyazlar. Elinde silah olanlarla, salon-zadeler. Tam yoksunlarla, doymuşlar. Çok geçmeden, Beyazların ve Türk solunun; teknik ve pozisyon üstünlüğü, silahlı davanın sahibi Kürt milliyetçilerini rahatsız edecek. Kandil ruhu; sermayedarlar, medya, cemaatçiler ve eski düzen elitleri ile doku uyuşmazlığı yaşayacak ve kendini yalnız hissedecek. Aleyhlerine işleyen reel dinamikleri ve ayrı iki dünya gerçeğini görecekler, çelişkiyi daha da açarak koparmak isteyecekler.

Kürt hareketi, marjinalleşme tehlikesini önemsemeyerek yeni bir parti kuracak, mücadele birikimine, kutsal mirasına, dumanı tüten taze anılara sahip çıkacak.

Bu durumda Demirtaş, gönlünde yatan aslanı değiştirmeyecek ama popülaritesini var eden sosyolojiyi yerinde bulamayarak olası yeni Gezici lider adaylarıyla rekabet edecek. Yarın, Gezi, kendi aidiyetine uygun bir lider arayışını girecek.

Ara form, her zamanki gibi yaya kalacak.

Ortak Bilinç; kendi kontrolünde olan bir Kürt partisinin (Kürt MHP) önünü açarak bölgeyi teskin edecek. Türk milliyetçiliğini çözüm süreci boyunca emniyet supabı olarak nasıl değerlendi ise. Kürt partisinin başında Kürt bir Devlet Bahçeli olacak. CHP ve MHP’li olamayan Gezicileri de; Gezi sembollü logolar kullanan yeni bir partiyle ödüllendirecek.

Görünen o ki Üst Devlet, Doğu bölgesini bir süreliğine Kürt milliyetçiliğine teslim edecek. Türk milliyetçiliğini daha etkin yaşatacak. Artık bir klana dönüşen tanımsız CHP, Ege ve sahil bölgelerinin takımı olarak bırakılacak. Olan bitenden çoğunlukla Selefi mantığıyla salt İslam adına rahatsız olanlar da direk İslam Partisi adı altında toplanacak. İktibas dergisi ve çizgisi sahibi Ercüment Özkan’ın mezarında kulakları çınlayacak.

Bunların hepsinin organizasyonun da Ak Parti merkez olacak.

Yeni Türkiye olgusu, Üst Devlet’in kendisi değil alt kümesi. Başka bir ifade ile doru küheylanı. Küheylanın sırtında belirlenen hedefe doğru gitmesi istenen güçlü, kavruk bir süvari duruyor. Seçim sonrası dönemde siyaset atını yine Ak Parti’nin kontrol etmesi gerekiyor.

Paradoks ama atın üzerinde şu an Ak Parti yok.

Seçim savaşlarının zirvesinde, kurucu- ideolojik merkezlerin seçimi varlık-yokluk seçimi olarak adlandırdığı bir vasatta AK Parti olması gereken yerde durmuyor.

Olaylar henüz sıcak olduğu için kimse farkında değil. AK Parti yeni döneme kendi rotasında girmiyor.

AK Parti, toplumun ve devletin başı makamının halkoyuyla seçilmesi evresinden sonra bayrağı kendine teslim eden Üst Bilinç’in tasarrufunu anlamadı.

AK Parti eline uzatılan bayrağı avucu içine almadığı halde koşuyor. Bayrak yerde. Bir tur daha atıp o bayrağı yerden aldığında geç olur mu bilmiyoruz, şu an rakiplerle arasında iki tur mesafe var.

Ayrıca I. dönemde AK Parti eski düzeni yıktı. Kenan Evren’in cenazesi bunu açıkça gösterdi. Şimdi artık herkes kendi yeni Türkiyesini kurmak istiyor. Eski düzeni toplum huzurunda savunabilen kalmadı. Ulusalcılar bile bunu açıkça ilan ettiler. AK Parti’yi var eden ve rakiplerine karşı üstün kılan mücadele araçları artık herkesin -yalan ya da gerçek- ortak aracı haline geldi. Her muhalefet artık yeni düzen içinde kendine yer bulmaya çalışacak. AK Parti bununla ne kadar gururlansa azdır.

Ancak bu fotoğraf; artık yeni, felsefi bir üst sözü, yeni bir üst stratejiyi, yeni bir dönemi ve yeni bir inşa dilini gerekli kılıyor.

I. dönemini kapatmış, II. dönemin gerekliliklerinin hepsinin farkında olan, özeleştirisini yapmış, yıkım döneminin gereksiz bagajlarını atmış, ölü kabuğundan sıyrılmış, kendi dinamikleriyle yenilenmiş, yeni AK Parti bir gereklilik.

Bunu içeride; daha fazla geciktirmeden, kamuoyuna yansıtmadan telaşsız, iyi niyetle, samimiyetle ve yapıcı olarak tartışmalı.

AK Partililer, Ak Parti’nin bu anlamda şu an yaşadığı ve sivil dönüşüm sürecine yaşattığı fetretin farkında değil.

Batıcı eski düzen unsurları, Ak Parti’nin elinde bayrak olmadığı halde koştuğunu fark etseler değişen hiçbir şey olmayacak. Artık karşıtlıkların değil sadece iç dinamiklerin belirleyici olduğu bir süreç yaşanacak.

Hiçbir dış etki, Ak Parti’nin kendi varlığına, bu son dönemsel geçişleri tam becerememesi kadar negatif etki etmedi. AK Parti, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi sürecinden sonra onca entelektüeline rağmen devrim misyonundan çok sıradan demokratik bir parti gibi hareket etmeyi tercih etti. Görülüyor ki, bu seçimde yine AK Parti en iyi olacak ama bu boşlukta neler kaybettiğimizi zaman içinde herkes görecek.

AK Parti, Üst Bilinç’in bizatihi kendisi değil bir unsuru olduğunu unutmamalı.

Sismik işaretlere baktığımızda, seçim sonrası süreçte çoğu partide altüst oluşların yaşanacağı anlaşılıyor. Bunlar, toplumsal çatışmaya inmeden daha elit-entelektüel bir boyutta gerçekleşecek.

Bu arada boşuna sevinmesinler, ihanet çaprazında nöbet bekleyen akbaba yapıların eline, bu kez, hiçbir şey geçmeyecek.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s