Olgun Ol!

Daima, başarılı iken ve zirvedeyken eleştirmeli.

Beklenen başarı elde edilmediğinde de alanda olmalı ve metin durmalı. Olgun, bilinçli, kendine güvenli, anlayışlı, kabullenici ve basiretli davranmalı. Zahiri ve somut verilerin galebe çalması tek başına bir doğruyu yanlış, bir hakkı batıl ve bir iyiyi kötü yapmaz.

İyi ve doğrunun ölçütü mutlak başarı, kötü ve yanlışın ölçütü mutlak başarısızlık değildir. Bazen iyi galip gelir bazen kötü. Bazen de iç içe geçer her şey. Bunun ayarı takdirdir. Allah günleri dönderir durur.

Yolu ve bakışı net olanın (Rıza-i Bari felsefesi) psikolojisi de net olur. Hayat ennihaye bireysel bir sınavdır. Bu sınavda her türlü sonuç insan içindir. İnsan yoklukta ve varlıkta, kolaylıkta ve zorlukta benliğine sahip çıkmalı.

Şartlara göre tutum ve davranışlarında iniş-çıkış yaşayanlar davası olmayanlardır.

“Mümin” yürüyüşünü karalılıkla sürdürür.

Onlar da görecekler ki, Türkiye’nin normalleşmesini asla engelleyemeyecekler ve demokratikleşmenin önünü kesemeyecekler. Bu ağaç yeniden meyveye duracak.

Herkesin gözü önünde Milli irade, ülkeyi nerden nereye taşıdı. Bu taşımaya aracılık eden kişi ve yapılar imkânsız görünen nice değişimlerin mümessilleri oldular. Bu durumun onurunu yaşasınlar. Toplum, ne kişiye ne yapılara eşit değil. Hayat kendi bildiği gibi döner. Neyin daha hayırlı ve isabetli olduğunu en iyi bilen vardır. Bu yeni fotoğrafta yapılacak tek şey: Neler yapılması gerektiğini “bilmektir” ve “ferasettir.”

Seçim gününün ertesindeyiz.

İlk olarak AK Parti üzerinden bir değerlendirme yapmak daha sağlıklı olur. Bu çerçevede seçim gününden çok önce yaptığımız kritiklerden sadece birini gündeme taşımamızda sakınca bulunmuyor.

“Yaşananlar bize, bilinen “devlet- derin devlet” ayrımı haricinde başka katmanların da olduğunu gösterdi. Ortak bilincin yönettiği soyut “üst bir devletten” bahsedebiliriz.

Ortak Bilinç; kendi kontrolünde olan bir Kürt partisinin (Kürt MHP) önünü açarak bölgeyi teskin edecek. Nasıl ki, Türk milliyetçiliğini çözüm süreci boyunca emniyet supabı olarak değerlendi ise. Bu Kürt partisinin başında Kürt bir Devlet Bahçeli olacak.

Görünen o ki Üst Devlet, Doğu bölgesini bir süreliğine Kürt milliyetçiliğine teslim edecek. Türk milliyetçiliğini daha etkin yaşatacak. Artık bir klana dönüşen tanımsız CHP, Ege ve sahil bölgelerinin takımı olarak bırakılacak. Muhtemeldir ki, olan bitenden çoğunlukla Selefi mantığıyla salt İslam adına rahatsız olanlar da direk İslam Partisi adı altında toplanacak.

Bunların hepsinin organizasyonun da Ak Parti merkez olacak.

Yeni Türkiye olgusu, Üst Devlet’in kendisi değil bir alt kümesi. Başka bir ifade ile doru bir küheylanı.

Bu atın üzerinde şu an Ak Parti yok.

Seçim savaşının zirvesinde, AK Parti olması gereken yerde durmuyor.

Olaylar henüz sıcak olduğu için kimse farkında değil. AK Parti yeni döneme kendi rotasında girmiyor.

AK Parti, toplumun ve devletin başı makamının halkoyuyla seçilmesi evresinden sonra bayrağı kendine teslim eden Üst Bilinç’ in tasarrufunu anlamadı.

I. dönemde AK Parti eski düzeni yıktı. Kenan Evren’in cenazesi bunu açıkça gösterdi. Şimdi artık herkes “kendi yeni Türkiye’sini” kurmak istiyor. Eski düzeni toplum huzurunda savunabilen kalmadı. Ulusalcılar bile bunu açıkça ilan ettiler. AK Parti’yi var eden ve rakiplerine karşı üstün kılan mücadele araçları, artık, herkesin -yalan ya da gerçek- ortak aracı haline geldi. Her muhalefet artık bu yeni düzen içinde kendine yer bulmaya çalışacak.

AK Parti bununla ne kadar gururlansa azdır.

Ancak bu fotoğraf; artık yeni, felsefi bir üst sözü, yeni bir üst stratejiyi, yeni bir dönemi ve yeni bir inşa dilini gerekli kılıyor.

I. dönemini kapatmış, II. dönemin gerekliliklerinin hepsinin farkında olan, özeleştirisini yapmış, yıkım döneminin gereksiz bagajlarını atmış, ölü kabuğundan sıyrılmış, kendi dinamikleriyle yenilenmiş, yeni AK Parti bir gereklilik.

Bunu içeride; daha fazla geciktirmeden, kamuoyuna yansıtmadan telaşsız, iyi niyetle, samimiyetle ve yapıcı olarak tartışmalı.

AK Partililer, Ak Parti’nin, bu anlamda, şu an yaşadığı ve dönüşüm sürecine yaşattığı fetretin farkında değil.

Bundan sonra karşıtlıkların değil sadece “iç dinamiklerin” belirleyici olduğu bir süreç yaşanacak.

Hiçbir dış etki, Ak Parti’nin kendi varlığına, son dönemsel geçişleri tam becerememesi kadar negatif etki etmedi. AK Parti, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi sürecinden sonra onca entelektüeline rağmen devrim misyonundan çok, sıradan demokratik bir parti gibi hareket etmeyi tercih etti. Görülüyor ki, bu seçimde yine AK Parti en iyi olacak ama bu boşlukta neler kaybettiğimizi zaman içinde herkes görecek.

AK Parti, Üst Bilinç’ in bizatihi kendisi değil bir unsuru olduğunu unutmamalı.

Sismik işaretlere baktığımızda, seçim sonrası süreçte çoğu partide altüst oluşların yaşanacağı anlaşılıyor. Bunlar, toplumsal çatışmaya inmeden daha elit-entelektüel bir boyutta gerçekleşecek.”

Bugünden sonra yapılması gereken basiretle davranmaktır.

Herkesin, kişisel duruşunun müstesnalığını ispat etmek için aklından geçeni fazlasını da ekleyerek eleştiri konseptine geçeceğini bilmeli.

7 Haziran’da toplum kendini test etti.

Buna karar verdi.

Kaldırıp-indirmemeli.

Ne oyunlar döndüğünü, dış güçlerin ve içeride oligarşinin manipülasyonlarını, HDP’nin truva atı olarak kullanılmasını ve darbe planlarını her şeyi biliyoruz.

Küresel operasyon kendine bir yol buldu, olsun.

İzah etme çabasına girmemeli.

Haklı da olsa mazeret beyanı her zaman zayıflatır.

Savunmada kalmamalı, bilgece neyin ne olduğunu, davayı ortaya koymalı.

Bugüne kadar hep “Demokrasiye niye saygılı olmuyorsunuz” dedik.

Şimdi bunu bir kılıç gibi kim sallarsa sallasın.

Kutlama yapsınlar.

İktidarı tatsınlar.

İzin vermek asalettir.

Toplum bize tek başına iktidar vermedi. Yarım iktidar zaten daha kötü olurdu.

Sonuçların net olması hayırdır.

Ortada bir mesaj var.

Büyük biziz, ayaklarına gitmemeli.

Ofsayt olacak.

Bundan sonrası strateji.

Daha ileri hedeflere ulaşmak için bazen “yaratıcı geri duruş” taktiklerin en güzelidir.

Ayrıca toplumculuk, toplum kararı kendi tezimiz, doğru bu olmasa bile bununla çelişmemeli, çelişmeyi çağrıştıracak her şeyden uzak durmalı.

En önemlisi bu.

Tersine gitmek antipatidir.

Bırakalım istedikleri gibi davransınlar, sonra dönerlerse avantaj olur, oyunları bozulur.

Şık olan budur.

İktidar değil duruş kazandırır.

Olgun olmalıyız.

Çıkar için bünyede olanların gemiyi terk etmesi zayıflık göstermesini önemsememeli.

Türkiye, devlet olarak “ortak” yeni bir yolda artık.

Milli iradeyi test ederek yanlışa zorluyorlar.

Bu testi göğüslemeli.

Metanet göstermeli.

Anlamalı.

Dinlemeli.

Daha yapacak çok işimiz var, her şey tamamlanmayı bekliyor.

Ancak biz gelince tamamlanacaklar.

Fetret bize iyi gelecek.

Bir taraftan başarıların altında kalmak hayatın en dikkat çeken ironisi.

Hep böyle oldu.

Sonuçta asıl olarak bir anormallik yok.

Kararlı olmalı.

Sabırlı olmalı.

İnançlı olmalı.

Azimle yola koyulmalı.

Yorum bırakın