Toplum, dört bir cepheden gelen her saldırıdan galip ayrıldı.
HDP ve PKK’nın son tutumları; yenilmiş, mahkûm edilmiş, sürdürülebilir olmayan, beyhude ve kör çabalar.
Olası başka karşı taarruzlar bu iradeye çarparak olduğu yere yığılacak.
Anlı-şanlı Türk solu, Kürt solu, Laikler, Kemalistler, milliyetçiler, neo-liberaller ve medyatik yazarlar nice çabaya rağmen eski fiyakalı günlerine bir daha geri dönemeyecekler.
Tüm bu yapılar, bizim için bir sorun olmaktan çıktı.
Temel problem:
Pes ederek, iki yüzlülükle ya da kripto yollarla yeni Türkiye içinde kalan ve dahil olan unsurlar.
Bu davaya gönüllü katılan ve birlikte sefere çıkan ama sonra kendine farklı bir yol çizmek isteyenler.
Bundan böyle konunun özü:
“İç oyunlara” karşı hazır olmak.
Bu tez, bazı gri alanlara projektör tutmayı mecbur kılıyor:
Neo-liberal küresel ekonomik düzende “olgu ticareti” dünyanın en yüksek rantını sunan işkollarından biri.
Hem sigortasız, belgesiz, kıdem tazminatsız, ucuz personel teminine hem de az maliyet kuramına olanak sağlıyor.
Petrol bölgeleri bu olgu ticaretinin uygulama alanı.
Yeni kapitalizmin vahşi rekabet koşulları bu coğrafyada küresel tüccarları, iştigal alanı fanatizm ve şiddet gibi olgular olan şirketler kurmaya itiyor.
Barışın bile, ancak çok uluslu şirketler karar verdiğinde geleceğini bilmeli.
Neo-liberal düzende; ağır sanayiniz, araç veya teknoloji fabrikalarınız olacağına -ki bunlar Çin gibi maraba devletlerin işi- elinizde bir IŞİD, Black Water, Sinaloa karteli, PKK, Şii Hizbullah’ı ya da Selefi fanatizminiz olsun yeter!
Modern dönemde, rantın rasyonalitesi, inşaattan ‘olgu ticaretine’ doğru yola koyuldu.
İgnacio Ramonet, insan ticareti; Franco Bifo Berardi, şiddet ticareti diyerek buna işaret ediyor aslında.
İşbilir uluslararası finansçılar ve çok uluslu şirketler; Çin’de, Tayvan’da hamaliyelik yapmaz, Ortadoğu’da keyif çatarlar!
Değil mi ki bu coğrafyada en az petrol kadar değerli ve sınırsız yerüstü “dava ve şiddet yatakları” var!
Afganistan, Pakistan ve Irak’ta projeleri bitirdiler. Suriye’de tamamlamak üzere oldukları proje var.
Türkiye’yi de, ‘gelecek proje’ kapsamına aldıklarından kuşku yok.
Bu nedenle emeğin en ucuz olduğu PKK gibi şirketler eksik olmaz, varsa yok olmaz.
Onlar isterse; KCK’yı kapatır personelini başka bir kuruma devrederler!
Beri taraftan Hatay ili üzerinden yeni bir cephe açmaya çalışıyorlar.
Şehrin sınır bölgelerine yığınak yapıyorlar.
Alevicilik, Vahhabicilik ve Seleficilikten sonra yeni Türkiye’nin bütün zenginliğini ve mozaiğini Sünnicilik kalıbına sıkıştırıp bölgede yeni bir ballı ticaret yapacaklar.
Onlar, şiddet üretecek alanları, trend ideolojileri ve yükselen değerleri iyi öngörürler.
Değerleri önce özelleştirir sonra satın alırlar.
Bu nedenle Türkiye’de de Sol tekeldir.
Türkiye’de Sağ tekeldir.
Kürtçülük tekeldir.
Alevicilik tekeldir.
Yatırım bedelleri nakit ödenmiştir.
İslamcılığı da Paralel eliyle özelleştirip tekelleştirmek istediler.
Bu fon yöneticileri öyle mahirdirler ki:
Yükselen değer Sosyalizmse onlar en iyi Sosyalist, ırkçılıksa kafatasçı, küreselleşmeyse Açık Toplumcudur.
Yükselen değer İslam fobiyse Haçlı, İslam’sa Selefi İslamcı, Gezi’yse “çapulcuyum çapulcu”, Kürtlükse İsmail Beşikçi’dirler.
Ve yükselen değer yeni Türkiye ise onlar en önde Yeni Türkiyecidir.
Bunlar bir sınıftır.
Zerre kadar inançları yoktur.
Nihilisttirler.
İşlerine bakarlar.
Söz konusu samimiyetse, gerektiğinde âlâ mürit olurlar.
Şimdi “bizim pazara” çadır kurdular.
Yeni Türkiye ‘emtiasını’ satın alacaklar.
Bu nedenle onlardan bir grup söz konusu metaı parlatıyor.
Kimseye söz hakkı bırakmıyorlar.
İdeolojilerde en rijit olan, en fazla bağıran öne çıkar!
Bunlar yeni Türkiye meselesinde “mübalağa ederek” bir şey hedefliyorlar:
Güvenilir payesi almak, rant ve itibar kapısının kendileri için sonuna kadar açılmasını sağlamak.
Yeni Türkiye tüccarları; bir taraftan eski rejim bürokrasisini, diğer taraftan ‘dava yolunda dökülenleri’ yeni iş görür stratejiyle piyasaya sürüyorlar:
“Yeni Türkiyecilik” oynayacaklar!
Yeni Türkiye’ye vasat, yeni Türkiyeciliğe ifrat, olumsuzlukları görüp büyük fotoğrafı ıskalayan ‘bizimkilere’ tefrit diyelim.
Onlar; yeni Türkiye’nin ruhunu anlamadan ortaya koydukları tutumlardan ve normalliği ifrata çekmelerinden tanınırlar.
Onlar; yayınlandığı an boşa düşen gayr-ı meşru bildiriye imza atan müptezel akademisyenlerin ‘evlerine polis göndererek’ vasatı/normalliği kanırtır, volümü aşırı yükselterek algı operasyonu yapar, süreci negativize etmeye çalışırlar.
Paralelin son kurşun askeri Cumhuriyet Gazetesi’nin ikiyüzlü plastik kahramanlarına karşı tepkiyi; maşeri vicdanda zaten mahkûm edilmelerine rağmen “müebbet” söylentileriyle, normali kanırtır, Gezi türü yeni bir şehir barbarlığının işaret fişeklerini atarlar.
Her iki olay aslında iç kamuoyuna değil uluslararası kamuoyunu müdahaleye çağıran profesyonel bir operasyondur.
Bundan sonra her fırsatta normalliklerimizi azdırmaya çalışacaklar.
Onlar, PKK ile çatışma bölgelerinde polis gücünü geri çekip askeri daha fazla rol almaya mecbur bırakarak askeri vesayete alan açma çabasındalar.
Diğer taraftan jitem tarzı mikro illegal yapılarla kumpaslarını tahkim ediyorlar.
Onlar, devletin sivil dayanışma kurumlarının inisiyatif sahalarından ve sistemin boşluklarından yararlanarak Yeni Türkiyecilik yapıp Suriye politikasını akamete uğratarak, içini boşaltarak ve mültecileri mağdur ederek kötülükleri çoğalttılar. Muhacirlerin duygusal kopuşunu hedeflediler.
Suriye sınırı sorunlarını Ankara’ya aktarmayarak, devlet kararı gibi kendi görüşlerini uygulayarak, bir elin parmak sayısı kadar “öncünün” kendini paralamasına karşın yeni Türkiye’nin ruhuna aykırı icraatlarına tanık olduk.
Yardım malzemelerinden bile nasıl bir ticari network oluşturduklarının bilinmediğini ve sıranın kendilerine gelmeyeceğini sanıyorlar!
Biz sınırları kaldırırken onlar güvenlik bahanesiyle utanç duvarı örmek için lojistik yaparak, oldu-bittilerle organik Yeni Türkiye’yi içeriden sürgülüyorlar. Tarantino’nun son filmi The Hateful Eight’te olduğu gibi kapıyı içeriden çivileyip duruyorlar.
Yeni Türkiye maskesini takıp reel-politika adı altında dış politikayı oryantalist Batı paktı rotasına sokmaya çalışıyorlar.
Avrupa’nın, ‘Tampon Ülke: Türkiye’ projesiyle üstelik maddi bir karşılık kapsamasında ele alınarak kadim Ensarlığımızı kirletmeye çalışıyorlar.
Aynı ittifak, özellikle Dışişlerinde yuvalanarak bir taraftan İsrail lobisine yeni Türkiye içinde at koşturacağı bir koridor açmaya çalışırken, diğer taraftan ordu ve istihbarat içindeki NATO iltisaklı Kemalist bürokrasi, ağababalarının IŞİD’e gel gel yaptırarak açtığı konforlu alanda ülkeyi Amerika yanında Musul’a dönük kurgulanan topyekûn bir savaşta yer almaya ikna etmeye çalışıyor.
Amaçları, ülkeyi şiddet ticareti projesine hazırlamak.
Kamuoyunun tanımadığı eski düzen bürokrasisinin kanaat önderlerinin tamamı şimdi güzel güzel yeni Türkiyecilik yapıyorlar!
Deşifre olmamış Paraleller devlet içinde yeni Türkiyeciliğin bayrağını taşıyor.
Hepsinin üzerinde; kol düğmeli, slim fit, ütülenmiş, bembeyaz yeni Türkiye gömleği var.
Bu kez yeni Türkiyecilik yaparak yeni Türkiye’yi tasfiye etmek istiyorlar.
Organik yeni Türkiye’nin kurucu iradesi:
Mao’nun Üç Dünya teorisinden ilhamla, üçüncü dünyanın nabzı tam burada atarken;
Rusya, Çin, Arnavutluk ve İran devrimlerini; Rusçuluk (Stalin), Çin milliyetçiliği, Enver Hocacılık ve İrancılıkla kendi içinden satın alan yeni nesil vakıfçı, foncu, şiddet ve trend tüccarlarına karşı dikkatli olmalı.
Sert dalgaları aşan yeni Türkiye iradesi, sureti haktan görünenleri de yenmeli.