Antropoloji, İdeoloji, 15 Temmuz

Yaşam, her iddiayı kendi değirmeninde öğütür.

Her şeye nizamat vermeye çalışan ideoloji, sonunda bir ürün olur!

İdeolojilerin öyküsü; böylesine dramatik, trajik ve kısadır.

15 Temmuz 2016 ülküsü, günlük hayatın dağdağasına kurban edilmemeli.

Siyaset değirmeninde öğütülmemeli. Oldu bitti, geldi geçti olmamalı.

15 Temmuz, bir nesne değil bir özne!

Politik bir enstrüman değil maneviyat. Bir ideoloji değil ahlak. Bir iddia değil tekamül. Üst benlik..

Millet bu değeri, imbiklerden süzülerek, cenderelerden geçerek, bedeller ödeyerek kazandı.

Bu vasfın illiyetine ve hikmetine sıkı sıkıya sarılmalı. Güçlendirmeli, olgunlaştırmalı.

Herkes,  o geceki mutlak iyiliğin zaferine hürmet göstersin.

Işığı yüzüne tutsun.  Kendini sorgulasın.

Toplumun ihtiyacı; ideolojik çatışmalar, kendi gerçeğine boyun eğdirmek ya da yenmek değil!

Bundan böyle ideoloji yok “antropoloji” var.

Toplumu, kurtuluşçu ideolojilerin dogmalarıyla değil antropolojik serin bir perspektifle değerlendirelim.

Bu topraklarda Müslümanlık, AK Parti’nin tekelinde değil.

Elbette bu toprakların mayası Müslümanlıktır. İslami ölçülere göre yaşayıp yaşamamak bu gerçeğin ikinci planıdır. Müslümanlığın ölçüsü kişilerde, kurumlarda, partilerde, cemaatlerde değil Allah’ın elindedir.

İslami yapıların her biri ayrı ayrı kendilerini, seçilmiş olarak görmeyi, topluma yukardan bakmayı, zavallı muamelesi yapmayı, kendi meşrebinde olmayanı zihninde cehennemlik olarak kodlamayı terk etmeli.  Bu ülkenin dindarları antropolojik, sosyolojik gerçekliklerine din diye sarılmaktan vazgeçmeli.

Sonuçta bir İslam milleti var; bu da toplumun en derininde kimsenin tapulu malı olmadan takva ile kalibre edilerek, bütüne ait bir duygu olarak yaşar. Diğer vasıflar bu kökün dalları, yaprakları ve meyveleridir.

Bu topraklarda Türklüğün tapusu MHP’ nin elinde değil.

MHP, dinciler gibi bencillik yapmakta Türklüğü sadece kendi varlığı olarak pazarlamaktadır. MHP, Türklüğün organik geniş vizyonunu kıskaca almakta, yozlaştırmakta ve büzüştürmektedir.

Herkes biliyor ki, bölgesel jeopolitikte Müslümanlığın altındaki katman siyaseten Türklüktür.

Türklük çeliğin astarı, Müslümanlıksa boyasıdır.

Herkes bilmeli ki Türklük, Anadolu irfanında ırk değil küresel ve bölgesel, bütüncül bir tanımdır.

Türklük ayrı Türkçülük ayrıdır.

Türklüğü reel ve orijinal anlamından koparıp ırkçılık, nasyonal faşizm seviyesine indirgeme çabası emperyalist bir ideolojidir.

Türk ırkçılığı, 1900’lerde manda statüsü yaratmanın büyük Ortadoğu projesidir.

Sonuçta bu millet Türk oldu ama hiçbir zaman Türkçü, ırkçı, kafatasçı, milliyetçi, Nasyonalist olmadı.

“Türkler”, bunu “Kürt meselesinde” defalarca ispatladı.

Mehmet Çek’in dediği gibi Kürt meselesinde devleti “Türkler” kurtardı!

Bu topraklarda Kürtlük HDP’nin mülkü değil.

Kürtlük olgusunu Kürtçülük ülküsüne eş yapmak istediler.

Son dönem bazı mukaddesatçılar da politik avantaj elde etmek için bu algıyı tersten besledi.

Bugün HDP, bizzat Kürt mefhumunun eşkıyasıdır. Milletin siyaseten en mazbut unsurundan biri olan Kürtlüğü başkalaştırıyor. PKK da profesyonel yöntemlerle Kürtlüğü, Kürt faşizmine dönüştürüyor.

‘FETÖ ve dindarlar’ kalıbı ne ise ‘PKK ve Kürtler’ kalıbı da odur.

Dindarlar FETÖ’den, Kürtler PKK’dan beridir.

Tarihin akışına inanıyoruz ki; Kürtler, PKK ve HDP’ yi orijinal, organik ve maharetli bir yöntemle dışarı atacak.

Beklenenin aksine bunu sadece dindar-İslamcı Kürtler değil bütün bir Kürt halkı gerçekleştirecek. Akrabası dağda vurulunlar bile bu safta yerini alacak.

Kürt halkı, Kürtçü self-kolonizatörlere dersini verecek.

Kürtlüğü, Kürtçülüğe ve PKK’ya eşitleme operasyonu akim kaldı.

Bu algıdan beslenen siyasi müptezellerin ömrü de uzun değil.

Kürtler, 15 Temmuz devriminde sabahlara kadar nöbet tutarak psikolojik ve ideolojik üstünlüğü PKK ve HDP’nin elinden aldı.

Kürtler ve Türkler birlikte, Kürtler ve Türkler diye tanımlanmanın bile zül olduğunu defalarca ispatladılar.

Bu berraklığı bulandıran her unsur fitnedir.

Bu topraklarda, Alevilik, Laiklik, Atatürkçülük de CHP’nin mülkü değil.

Türkiye; Müslümanlıktır, Türklüktür, Kürtlüktür, Aleviliktir, Laikliktir, Ermeniliktir, Rumluktur, Ezidiliktir, Yahudiliktir, Araplıktır, Muhacirliktir, Romenliktir, Atatürkçülüktür.

Kemalizm, inorganik Batıcı bir ideoloji. Atatürkçülük ise artık bir antropolojidir.

İslamcılık, Atatürkçü ve Laik topluluklarla ünsiyet geliştirmeli .

Kırk dereden izah getirip milletin bu cüzünü her fırsatta mahkûm etmenin ve aşağılamanın miadı doldu.

Muhafazakârlarda ideolojik konfor bitti.

15 Temmuz’un hakikatine hürmet budur.

Hakikatli toplumsal bir matematik geliştirmek için Kemalizm’in günahlarını sayarken bile Mustafa Kemal’i sevenler dikkate alınarak özenli bir dil kullanılmalı.

Türkiye’de; ötekine hükümferma olmak isteyen her kanaat “anormaldir.”

15 Temmuz devriminden sonra bu “iyi niyet” değil.

AK Parti, muhafazakârlık, dindarlık, İslamcılık ve İslami hareket formülasyonları bu anlamda daha fazla sorumluluk taşıyor.

Toplumun en güçlü ve yaygın öğesi dindarlar, yüksek duyarlılıkta örnek olmalı.

Başkası ne yaparsa yapsın inatla 15 Temmuz ruhu yaşatılmalı.

Adalet ve birbirine karşı merhamet, toplumu yekvücut yapacak tek idealdir.

Müslümanlık; Cumhuriyete ve Laikliğe anti tez değil.

Türklük, Müslümanlığa ve Kürtlüğe; Kürtlük, Türklüğe ve millete anti-tez değil.

Bu sosyal antropolojik gerçeklikleri dikkate alarak herkes nefsini terbiye etmeli.

Bu şuura her zamankinden daha çok yaklaştık.

Siyasi örgütlerin tamamı ve STK’lar, 15 Temmuz gerçeğine ayak uydurmalı.

“Gerekiyorsa” kendini resetleyip bu sürece uygun yeni baştan örgütlenmeli.

AK Parti de buna dâhil.

Statükoyu yıkan AK Parti bütünlüğü ele alındığında milletin ve Erdoğan’ın gerisinde kaldı.

Ayan beyan ortada.. Önde Millet ve Cumhurbaşkanı, geride koca bir boşluk var.

Bu süreçte gördük ki, bürokrasi statükoda kaldı; Millete layık olamadı.

Belki bir “15 Temmuz Partisi” olmalı.

15

Demokrasinin sayısal kodu.

Antiemperyalizm, tam bağımsızlık, adalet, hukuk, demokrasi ve Meritokrasi arayışı esas olsun.

Bu oluşum, 15 Temmuz gecesi sokakta olan, hakiki AK Partililerden, dindarlardan, Atatürkçülerden, İslamcılardan,  Ülkücülerden, Kürtlerden, Solculardan, Laiklerden oluşsun.

Üzümün çöpü armudun sapı diyerek geri durulmasın.

Devlet; ideolojik, etnikçi, meşrepçi, tekçi tasalluttan, kendini yenileyemeyen gerici organizmalardan, her tür cahili asabiyeden arındırılsın.

Yüzyılda bir gelen bu tarihi fırsat, özgün ferasetle değerlendirilsin.

Hiçbir şey akışa bırakılamaz!

15 Temmuz gecesi oldu-bitti, geldi-geçti olamaz!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s