Ve Milletin Muhasebe Süreci Başladı

Hayatın hayrete düşüren bir akışı var.

Bu durumu, açıklamak için tarih boyunca nice teoriler geliştirildi.

Zaman zaman Materyalist ve Spiritüalist, zaman zaman Bâtıni ve Ampirik bakış açıları idealize edildi.

Sonunda her ideal vefasız çıktı, kendine ihanet etti.

Yaşam; her anlama çabasına alan açtı; haddini aşanları rafa kaldırdı.

Hayatın tunçtan kanunları yok.

Yaşamın amir hükmü “akış”tır.

Yaşamın ilk alt başlığı siyasetin amir hükmü de akıştır.

Bazıları, koskoca bir 19. yüzyılı, ‘sınıf meselesi’ üzerinden açıkladı. 20. yüzyılı Pozitivizme, felsefeyi bir diyalektiğe mahkûm edenler oldu. Kimileri tarihteki her dilimi, öz bağlamından kopuk bir hak-batıl üzerinden kategorize etti. Hepsi de bir katre olarak nehirde yitip gitti.

Geride kalmamak için “şimdiki zamanda” olmalı.

Tarih hızlandı (Daniel Halevy).

Dünün kavramları bugünü açıklamaya yetmiyor.

Türkiye, ideolojilerin cisimleştiği bir ülke.

Entelektüeller bile bu topraklarda mitlerle yol alıyor.

Mitin birliği ve bölünmezliği kuralı üzerinden yaşamın tamamı bir genellemeye ya da indirgemeye kurban ediliyor.

Laik, Solcu ve İslamcısı da böyle.

Yaşam ise en altta akmaya devam ediyor.

Günün siyaseti, kendini domine eden yakın dönem kazanımlarının çoğunu aştı.

Bir üst levele geçildi.

İdeolojik dikotomiler ve kompartımancı fikirler hükmen bir önceki evrede kaldı.

Sürecin tüm kazanımları bir “vested interest”tir.

Artık bir bütün olarak toplumun ve devletin “kazanılmış hakkı”dır.

Şahsa münhasır kılınamaz.

Bugün sadece Türkiye var, yeni Türkiye kavramı bir önceki evrede kaldı.

Kalplerin telifi, empatisi var; “çatışma” artık eski bir konsolidasyon aracı.

Evrim, inşa, tekâmül var; devrim teorisi miadını doldurdu.

Kazanılmış haklar hiçbir yapının trambolü değil.

Kaybetmek isteyen varsa çıksın zıplasın!

Curzio Malaparte’nin kulakları çınlasın.

İktidarın bir “teknik” üzerine kaim olduğunu anlatır.

‘İktidar tekniği’ politikanın kaderini belirler.

Geçmişe takılıp kalan aktörler, ne reform yapabilir ne gelecekte olabilirler.

Bu ülkeye, yaşam, konjonktür ve ortak irade hep birlikte yön veriyor.

Siyasi liderler ve dönüşümün taşıyıcıları da bundan nasibini alıyor.

Siyasetin doğasında her zaman boşluk, belirsizlik ve risk vardır.

Bu marj; dinamizmin, inkişafın ve yaratıcılığın da rahmidir.

Bedel ödetir ama o bedel aynı zamanda öncü kadroların kullanacağı inisiyatifin meşruiyet kaynağıdır.

Bu meşruiyet, olası tehlikeleri de bertaraf edecek tek kudrettir.

Onlar, ne 7 Şubat ne de 15 Temmuz’daki emellerinden vazgeçtiler.

Tekrar saldıracaklar!

21 Mayıs öncesinde yaşananlar bir kez daha göz önüne getirilsin.

Cepheden saldıranlar aşikârdı.

Ama içeriden gibi görünen akrostiş eleştiriler, en madrabaz Yunan tanrıçası Fama tarzı profesyonel dedikoducular, esasta aynı hedefe odaklandılar.

İki sembol makamın daha peşindeler.

Genelkurmay Başkanı, 5 yıl önce başı bastırılarak derdest edildiğinde, niyetlerinin Ergenekon’un ve Balyoz’un çok ötesinde olduğunu anlamıştık.

Bir millet, kendini o günkü kadar kötü hissedemezdi.

İç unsurlarla başaramadıkları için; tarihteki, ‘Kutsal ittifak’ bir kez daha harekete geçecek.

Batı’nın ilk ittifakının hedefi, 1570’te, Kıbrıs fethinden sonra Osmanlı’ydı.

II. ‘Kutsal İttifak’ Napolyon’a karşı harekete geçti.

III. ‘Kutsal İttifak’ ise en zayıf anı kolluyor.

FETÖ olayının, Türkiye’nin içişlerine dair adi bir olay olduğu algısı yerleşinceye kadar pusuda bekleyecekler.

Öncüler için tehlike her zamankinden daha bariz.

Çare, Thomas Hobbes’ta.

Devletin meşruiyetini, toplumsal sözleşme belirler.

Mürekkep bilinç, teminattır.

Hakiki bir toplumsal sözleşme için hâlâ kat edilecek mesafe var.

Bundan sonraki sürecin tek istikameti; millet idealinin inşası olacaktır.

Millet idealinin iç sesi;  Charles Kingsley’in ironisindeki gibi:

“Siyasiler gururumuzu kırmadıkça halimizden memnunuz. Eşitliğe sahip olma şartıyla özgürlük önemsiz bir konudur. Köle de olabiliriz fakat hepimiz eşit köleler olmak şartıyla!”

Yeni Sistem’in özünü, mekanik bir yönlendirmeyle bu misyon oluşturuyor.

Asıl sorumluluk siyasette.

Apansız, peş peşe saldırılar, devletin, güvenliği öncelemesine neden oldu.

‘Bütünü korumak için detayı görmezden gelme’ fikri doğal bir sonuç.

Siyaset, bir kez daha cenin pozisyonu aldı.

21 Mayıs kongresiyle, kurucu siyaset öze dönüşü tamamladı.

Heybesindeki ağırlıklardan kurtuldu.

Liberal, Kürdî, İslamcı, Solcu eklentileri sırtından attı.

Gemi, illaki bu limana demir atacaktı.

Bu sıfır noktası, ya yaratıcılığın ve inkişafın ya da yokluğun ve izmihlalin başlangıç noktası.

Milli Görüş’ün reformcu ilk kadrosu, tarihi bir sorumluluğun daha eşiğinde.

Devasa bir tecrübeyle siyaseti sil-baştan kurgulayacak.

Yeniden neşv-ü nema için yeni bir iklime ihtiyaç var.

Millet, tam başarı için gerekli bütün badireleri atlatıp merhaleleri tek tek geçti.

Siyasetçilerin “önümde engel” dediği mazeretleri de ortadan kaldırdı.

Maksat hâsıl oldu.

I – Ülkenin yönetim sistemi değişti.
II – Reisicumhur partisinin başına geçti.

Sihirli dokunuş beklentisinin bilincinde olunsun.

Ülkenin en mahir siyasi damarının, bütün sorunların üstesinden gelmesi beklenir.

Kritik beka dönemleri, siyasilere kurumsallaşmış bir otoriterliği dayatabilir.

Dramatik tarihi dönüşümler, bir süre sonra radikal, Anabaphist, Jakoben, Bonapart bir rüzgârın etkisine girdi.

Mc Charticiliğin ve Stalinciliğin Amerika’ya ve SSCB’ye çektirdikleri biliniyor.

Siyasal kader değişmeyecek; kolaycılığa kaçmak isteyen teoriler mutlaka olacaktır.

Bu aynı zamanda bir kaçış hikâyesidir.

Tarihi hata tekerrür etmemeli.

Bu dönemde celadet, şecaat, otoriterlik; merhamet, adalet, hukuk ile birlikte olmalı.

Terörle mücadele, kılı kırk yaran bir dengede yürütülmeli.

PKK karşısındaki güçlü devlet tecrübesinin, FETÖ ile mücadeleye aktarılamaması şaşırtıcı.

Mağdurlar, FETÖ ile mücadelenin çok güç olduğu gerçeğine kurban edilmemeli.

Maharet, en netameli olanı başarmanın, en girift olanı çözmenin adıdır.

Bir tek masumu koruma çabasının değeri arşa ulaşır.

Devleti ayakta tutan tecelli budur.

Kavurmacı olayı, şimdiden düğüm olmuş durumda.

Kamuoyunu tatmin edecek bir izahın ortaya çıkmadığı son gün, yeni bir siyasi denklemin çekirdeğinin toprağa düştüğü ilk gün olabilir.

Bu olay behemehâl aydınlatılmalıdır.

21 Mayıs Kongresi aynı zamanda bir başka milattı.

Sürecin ruhuna uyumla bundan böyle, sahici, sonuç alıcı, ıslahı esas alan, millet kaynaklı bir eleştiri mekanizması, olan bitenden bağımsız, otomatikman devreye giriyor.

Zorlu tüm süreçlerde sahada olan,

Saldırıların tamamına bizzat göğsünü siper etmiş,

Ayrıksı hiçbir gündeme kapılmamış,

Gizli ajandası olmamış,

Büyük fotoğrafın hatırına, davayı zayıflatmama duyarlılığıyla bugüne kadar yutkunan vefakâr bir kesim var.

İlm-i siyaset mucibince, bu cevher ve irade, bundan böyle, aktif murakabe ve muhasebe yapacaktır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s