Suriye Devrimi: Asaleti Kirletmeyin!

Hissedilen Sıcaklık

Tahmini hava durumu verilirken bazen “hissedilen sıcaklık” ve “hissedilen soğukluk” kavramı kullanılır. Yarın şu ilimizde 34 derece olması beklenen sıcaklık nemle birlikte 40 derece hissedilecektir şeklinde açıklamalara rastlanır.Nem, rüzgâr gibi bir takım dış etmenler normal sıcaklığın daha yoğun hissedilmesine sebep olur.

Bereketli Hilal’in kalbi Suriye’de yaşanan “olaylar” topraklarımızda normalin üstünde bir “hissedilirliğe” sahip.

Acaba Suriye olayları hangi değişkenler nedeniyle toplumumuzu varlığından daha yoğun etkilemektedir? Türkiye toplumu, Suriye olaylarını sade bir haber olarak algılamıyor, aktörlerine benzer tepkiler veriyor.

Bir olay iki etken

Aynı anda bir olay “iki farklı” şekilde yaşanmaz. Suriye’de, başından beri “aynı” olaylar vuku bulmasına rağmen neden Türkiye’de çok “farklı” tepkilere sebep oluyor?

Bu bağlamda düşündüğümüz zaman insanları yönlendiren iki temel ve değişken sosyal etken ile karşılaşırız; çevre ve kanaat.

Suriye olayları ile ilgili yorum yapanlara bakıldığında her birinin bir çevreye(hizip) sahip olduğu ve o çevrenin hazır fikirlerini güya kendi önermesi olduğu imasıyla savunduğu görülür.

Türkiye’de cemaatler vardır, bireyler yoktur. Yapılar vardır, iradeler o yapılarda mahkûmdur. Öznellik vardır özgünlük yoktur. Sınırlı serbestlik vardır, hürriyet yoktur. Yunan mitolojisindeki Proktus’un yatağı vardır müritler orada yatar ama bağlıdırlar.Olaylar ve fikirler gelir bu çevre çeperine çarpar ya başka bir şeye dönüşür ya da çarpıtılır, çok az kere olduğu gibi algılanır.

İnsanları bir de kanaatler yönlendirir. Geri kalan her şey o kanaati pekiştirmek için bir araç olarak kullanılır. Zihinde kanaatler, bir parazit mikrobunun sıkı sıkıya bedene tutunması gibi yapışık olarak bekler. İfadeye dönüşen her fikre rengini verir. Dışarıdan gelen her olguyu kendi potasına alır ve dönüştürür. Bu kanaat gizli peşin hükümdür.

Eğer kişi Suriye olaylarını Amerikan emperyalizmi ve Batı organize ediyor şeklinde bir kanaate sahipse o kanaat var olduğu sürece yaşanan ve gündeme gelen hiçbir kanıt ve olaylar dizisi mezkur kanaati değiştiremez. Eğer konu Ak Parti muhalefeti ve “düşmanlığı” ise Suriye olayları da, Kürt sorunu olayları da o temel düşmanlık kanaatine göre hizaya konur.

Çevre/hizip/cemaat şartları, takiyeci hazır kanaatler ve bu nedenle manipüle edilen değer alışverişleri kişileri ve yapıları tüketir.

Türkiye toplumu iç politika elamanı olan çevrelerinin/cemaatlerinin kanaatlerini ve tavırlarını tekrarlayarak Suriye olaylarını bu nedenle daha sıcak hissettiler.

Baas Çatısı Altında Şenlik Var!

Suriye’deki olayları determine/sünnetullahi süreç devrimlerinin bir parçası olarak görenler, yeni devlet, yeni Türkiye, sivil toplum kuruluşları, cemaatler, organizasyonlar, sosyal gruplar ve bağımsız bireyler gibi (Sol, Sağ, İslamcı, Müslüman, liberal, Kürt, Türk) geniş bir kitle oluşturdu.

Bunun yanında Suriye’deki halk ayaklanmasını “meşru” Baas rejimine karşı terörize bir kalkışma olarak gören azınlık bir kitle oluştu. Bu hep eksremistlerden oluşan kitlenin, Yeni Devlet’in bilerek ya da bilmeden, haklı ya da haksız bir şekilde demokratik dönüşümler katarına katmadığı, katamadığı ya da istemiyle katılmayan topluluk ve yapılardan oluştuğu gözlendi. İlginç bir şekilde çok farklı görüş ve tutumlar Suriye devrimine karşı çıkışta aynı çatı altına yığıldılar. Saçağın altında PKK yönetimi, Aydınlıkçılar, ulusalcı Kemalistler, laik cumhuriyetçiler, bir takım Alevi Sol oluşumlar, kimi İslamcı birey ve çevreler hatta değme yazarlar, mezhepçi organik ilişkili İran devleti uzantıları, ilginçtir Amerikancı ve batıcı tetikçi çevreler, bazı öfkeli liberaller, devrimci Sol oluşumlar, Beyaz Türkler, tüccar tarikatçı oluşumlar, İsrail lobisi uzantıları gibi normalde birbirinin zıddına siyaset güden gruplar yer aldı.

Bunlar için ana kanaat şu: Türkiye’de şu zamana kadar hiçbir şey olmadı, hiçbir olumlu gelişme yok, olduğu farz edilen bütün dönüşüm, değişim, demokratik açılım ve planların hepsi birer sanrı. Aslında öyle bir şey yok, vehmediliyor. Konuşulan durumların tamamı da iradesi hepten sıfırlanmış uydu bir ülkenin büyük devletlerin dümen suyunda olmalarının nimeti. Bu hükümet olmasında ne olursa olsun, hatta Tayyip Erdoğan’lı olmayan Ak Partili her formül bile şu an ki durumdan evla..

Bu gruptakiler değişik mazeretler eşliğinde Baas çetesini savunma derekesine ulaşarak nehrin tersine yüzdüklerini fark edemeyecek kadar gözlerini kapamış durumdalar.

Ak Parti düşmanlığı, keşke onlarda terörist devlet severliğe dönüşmeseydi! Keşke dertleri emperyalizmin oyununa karşı çıkmak olsaydı! Ve keşke Pers jeopolitiği gibi maddi bir değer, ahlak değerlerine tercih edilmeseydi!

Derin Şizofreni

Suriye devriminde sayrılı bir durum daha söz konusu; özellikle Selefi, Vahhabi ve fanatik Sünni ve Şii bakış açılarının etkisindeki zihinlere Suriye olayları ile birlikte gün doğdu.

Tarihin kirli raflarında kalmış, bağnaz, seviyesiz ve politik aforizmaları ısıtarak hiçbirini tefrik etmeden, doğru yanlış ayrımına aldırmadan, hak batılı birbirine katarak mezhepçi bir bakış açısıyla ortaçağ Hıristiyan grupları arasındaki akıl almaz şizofreni içine düşmüş bulunuyorlar. Süreç, Şia dünyasında da ve Sünni dünyada da geri kalmışları, sağduyu ve basiretlerini kuma gömmüşleri, akıllarını gelenekle bozmuş kitleleri diriltti.

Bu durum, İslam topraklarının başında akbaba gibi duran güç odaklarını en fazla sevindiren bir gelişme olarak tarihe geçecek diye düşünüyoruz. Azınlık bir grup olan bu tarafların psikolojik duruşları bir gözü dönmüşlük içerdiği için gerçekten ürkütücü. Bu toplulukları olan bitene mezhep gözlüğü ile bakmaktan kimse ve hiçbir şey alıkoymayacak gibi görünüyor.

Yeni Devlet?

Yine, Yeni Devlet’in jeopolitik konumu itibari ile bir irade oluşumu peşinde olduğunu, Suriye olaylarında doğru tutum aldığını, Avrupa ve Amerikan sistemi bloğuna ve networkuna rağmen yerli ve özgün bir temayülü geliştirmeye çalıştığını, bu nedenle insiyatifi roller üstlendiğini de gözlemliyoruz.

Yeni devletin bu tutumunun daha da güçlenmesi için çaba sarf etmek gerektiği gibi bir sorumluluğu da Türkiye’deki yaftacı muhalefetin sertliği nedeniyle ifade etmekten kaçınacak değiliz.

Türkiye Devrimi, Ak Parti Ve Devrimci Siyaset Adamları

Suriye olayı, Yeni Türkiye olgusunu Ak Parti ile özdeşleştirip reddedenlerin üzerine basarak hareket ettikleri en önemli üzengi oldu. Bilinmeli ki, Yeni Türkiye Ak Parti’ye eşit değildir. Başka bir ifade ile söyleyelim yeni Türkiye’de Ak Parti, Türkiye Devriminin sadece bir elemanıdır. Kürt sorununun tıkanma biçimi bile tek başına, Ak parti kadrosunun devrimin sadece bir enstrümanı olduğunun ve dönemini tamamlayabileceğinin en önemli kanıtıdır

Şu andaki sorun, Ak Parti hükümetinin boğayı taklit eden kurbağa gibi kimliğini fazla abartmasından kaynaklanmaktadır. Ak Parti tüzel varlık olarak Kemalist Cumhuriyetin ardılı olma gerçeğini aşamamıştır.

Ancak Ak Parti’yi bir basamak yaparak Yeni Türkiye olgusu oluşumunu gerçekleştirmeye çalışan devrimci bürokrat ve siyaset adamlarının varlığına da tanıklık ediyoruz. “Müslümanların” öncülük ettiği Türkiye’nin devrimci dinamiği, hükümet kanadında bu insanlar tarafından sevk edilmeye çalışılmaktadır. Başka bir deyişle bahsi geçen bu devrimci insanları sistem içinden çıkardığınızda Ak Parti’li Türkiye gemisi kendini faşist Kemalist limanda bulacaktır.

İnsani, İslami Devlet Pratiği

Topraklarımızdaki yumuşak Devrimin kendine özgü süreci ise yine kendi yoluna devam etmektedir. Bu toplumun bütünleşik tüzel varlığı bu devrimin ana taşıyıcısıdır, başka da bir şey taşıyıcı olabilme yeteneğine sahip olamayacaktır.

İslami hareket ve insani hareketler süreci, bu sürecin terminolojisini oluşturabildi ancak henüz pratiğini yönlendirebilmekten uzak.

Batıcı ve Doğucu aydınların henüz ne olduğunu anlama ferasetini gösteremedikleri İslami, İnsani hareketin gönüllü icracıları ciddi hatalar yapmadıkları sürece bu topraklar menfaat/ ihale ilişkilerine dayanmayan yönetim sistemleriyle de tanışacak.

Değişim Sosyolojisi, Evre Değişimi

5 milyar yıllık ömründe Dünya, yığınlarca iklimsel ve jeolojik devre değişimlerine tanık oldu. Aynı Dünya, uzun vadeli sosyal dönüşümlere de ev sahipliği yapmakta. Klimatolojik ve jeolojik değişimlerin önünde hiçbir varlık duramadı, aynı şekilde, başladığında sosyolojik ve jeopolitik dönüşümlerin önünde de durulamaz.

Öyle görünüyor ki adını Arap baharı (ne Arap’ı ne Baharı ?!) şeklinde koyarak manipüle etmeye çalışanlar için aslında kış koşullarının yaşandığı bilinci içinde değerlendirecek olursak Bereketli Hilal’deki/ Orta Doğu’daki olaylar tarihsel sosyal bir evre değişikliğine denk düşüyor.

Batıcı totaliter yönetimlerle halklar arasında sosyal, siyasal, psikolojik ve ekonomik anlamdaki uçurumlar bunu oluşturanlar tarafından bedeli ödenerek kapatılıyor. Daha doğru bir ifade ile tabii (sosyal, siyasal ve psikolojik) dinamiklerin itmesiyle halklar; bu sürecin oluşumuna uluslararası sistemi ve yerel sistemleri mecbur bırakıyor.

Baş aktör Anglo Sakson kurgu ve blok istese de istemese de bu devrimler sökün edecektir. Avrasya bloğunun çıkarına olsa da olmasa da bu sosyal dönüşümler gerçekleşecektir. İran’daki kripto, kadim Pers politiği istese de istemese de bu inkılâp müesses olacaktır. İslam topraklarındaki bu anormal fay hattı illaki kırılacaktır. Şairin (C.Ünaldı) edebi ifadesiyle “Sonbahara direnmiş kışı göğüslemiş ağaçlar illada patlatacaklardır domurlarını ilkbahara”.

Asıl, Tali ve Asalet

Tarihsel yırtıktan yeni bir tarih doğuyor.

Özne dönüşümün kendisidir.

Tali olan uluslararası sistemlerin varlığıdır. Hangi kamp, hangi birlik, hangi blok, hangi emperyalist güç bu sürece müdahale ederse etsin bu öznenin özüne dokunamaz.

Manipüle etme, ön alma, öznenin kendisi olmaya çalışma, olmadı parçası olmaya çalışma ya da engelleme çalışmalarının hiçbiri özün asaletine zarar veremeyecek gibi görünüyor.

İslam dünyasındaki devrimlerin bir parçası olan Suriye devriminin asaleti, Anklo Sakson düzenin oyunlarından, ayak sürmesinden, Avrasyacı egemenlik iradesinden ve Pers jeopolitiğinden daha büyük. Anlamsız iki başlı mezhepçilikler, Suriye’de devrime katılım gösterenlerin insan hakları ihlalleri asaletin kendi günahı değil.

Bir takım meşru ve meşru görüntülü gerekçelere sığınarak, onları abartarak ve köpürterek bütün alanın kapsamasını sağlayan, böylece Baas terör devletini ve zulmünü perdeleyen peşin hükümlüler suyun akış yönünü değiştiremez. Yeni Türkiye Cumhuriyetinin konjonktürel ve yapısal acziyeti Suriye devriminin iç dinamiklerle tamamlanmasını tökezletmez.

İki Soru Bir Muhasebe

Dünyaya sorumuz şu: Maddi ve manevi temel insani ihtiyaçlar temeli üzerine kurulan direnişlerin neden olduğu ‘domine’ İslami ve insani dönüşümlerin asaleti karşısında konumunuzu nasıl belirlemek isterdiniz? Asaletin safı mı, tarihin moloz ardiyesi mi?

Türkiye’deki, Suriye halk devrimi karşıtlarına da sorumuz bu: Olaylar başladığında Ak Parti hükümetinin sıfır sorun politikası döneminin devamı olarak Baas rejimi ile birlikte hareket ettiğini düşünün. Siz bu kez yine AKP karşıtlığı gereği Suriye devriminin dominant savunucuları olmaz mıydınız?

Ama bu toplumdaki “İnsani ve İslami iradeler” o zaman da Suriye devrimiyle aynı paralelde olacaktı! Çünkü Suriye devriminin asaleti Ak Partiden de, AK Parti’nin manipülatif karşıtlarından da, ABD, İsrail, Rusya, Fransa, Çin ve İran’dan da daha derin ve daha önemlidir. Bunu kavrayan iradeler yeni dünyayı kuracaktır. Kavrayamayanlar ise kafaları karıştırmaya, ülkemizi ve bölgemizi kirletmeye devam ediyor.

omeraltass@gmail.com

twitter.com/altasyalvac

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s