Sonsuz sebepler, sonsuz yöntemler ve üsluplarla bir araya gelerek sonsuz parçalı ve bileşik görüntülü olguların yaratımını hazırlarlar.
Tarihin de doğrusal bir çizgi üzerinde belli aralıklarla yan yana dizilmiş, üzerine basıldığında büyük sosyal mekanizmaları harekete geçiren Power düğmeleri arasında kalan yaşam olayları olmadığı bilinir.
Fransız Devrimi 1789 yılında gerçekleşti ifadesi bir çırpıda söylenir ama Fransız devrimi, ne güncel tabiriyle benjamin butonuna basılarak gerçekleşmiştir ne de o buton serbest bırakıldığında bitmiştir.
Paralel Kurgu
Biri kadim diğeri güncel iki devrim arasında bir paralellik kurulabilir mi?
Fransız Devrimi derken Ortadoğu Devriminin; Avrupa ve Batı derken Ortadoğu ve İslam topraklarının aynı anda akla getirilmesi alegorisi dikkate değer çağrışımlara neden olacak.
Fransız Devriminin arkasında; uzun soluklu proseslere dayanan nice sosyal, siyasal, kültürel, dinsel, jeopolitik vb. etkenler var.
Bu arka planda; Avrupa kıtasının tarih dışı kalmışlık duygusu, o zaman ki Avrupai yaşam standartlarındaki gerilik, paralel coğrafyalardaki terakki (çağdaş medeniyet seviyesi), tarihin akışının kendilerini tamamen yutacağı güdüsü, ellerinde her ne var ise yetmediği bilinci, tekelci ceberut krallıklar, haksız hukuksuz vatandaşlık, engizisyon kültürü, dini bağnazlık, akıldışı kültürel formlar, taht kavgaları nedeniyle birlik olamama, yeni keşifler, ticaret hacminin artması, burjuvazinin oluşumu, sömürgelerden akan devasa sermaye birikimi, sanayinin insanı nesneleştirmesi , endüstriyel gelişmeler, kendi aralarında gerçekleşen 7 yıl savaşları, veraset savaşları, herhangi bir nedenle hiç bitmeyen ölümler gibi dinamikler göze çarpar..
Aynı şekilde, 1789 yılında olanlar bir kalkışma idi. Doğuracağı bütün süreçler, gelişmeler, değişimler ve dönüşümler henüz doğmamıştı. Batı Medeniyeti henüz oluşum aşamasındaydı, ancak olunca isim koyan bir Dede Korkut henüz bu ismi ilan etmemişti.
Meşhur Fransız İhtilalı; o an yalnız ve tedirgindi.
Fransız İhtilalının sarstığı toplumsal ve psikolojik ortamlar ve kanaatler toplamı; dünyanın yeni bir evre oluşumuna hazırlandığının en güçlü önermesiydi sadece.
Fransız Devrimi ile başlayan trendi Napolyonun kendi lehine çevirme girişimleri, 1810lü yıllarında itibaren yoğunlaşan, 50 yıl kadar süren ve tarihe 1848 İhtilallari olarak geçen olaylar sırasında her şey belirsiz, zihinler karışık, toplumsal yapılar kaos içindeydi ve gelecek kestirilemezdi.
Kitlesel özgürlük talepleri, milliyetçilik akımları, liberal ekonomi talepleri, anayasal devlet, seçim hak ve hürriyeti, basın hürriyeti, vatandaşlık ve kadın hakları, büyüyen işçi sınıfını talepleri, toplumsal eşitsizlikler ve sefalet, sanayi devriminin yarattığı dolaylı ve dolaysız bunalımlar eski yapılarla iç içe geçmiş durumdaydı.
Osmanlı devleti o dönemde özellikle 1848 İhtilallerini Batının kendi iç savaşı şeklinde ve adi olaylar olarak görecek, tarihi hatasını devam ettirecekti. Bu nedenle ilk fire Eflak ve Boğdanda verilecekti. O zamana ait devlet arşivleri incelendiğinde tüm imparatorluk geneline haber gönderildiği, eyalet ve sancaklardan istihbarat bilgileri toplandığı görülür. İç kısımlar, ilgili hiçbir olayın ve hazırlığın olmadığını ve olamayacağını bildirilince bütün dikkatler Slav ırklarının akrabalığı nedeniyle Balkanlara kaydırıldı. Balkanlarda sadece askeri temelde büyük önlemler alındı neredeyse günlük rapor alışverişine geçildi. Moburg Miloşun liderliğindeki Sırp ayaklanması haricinde sınırlar boyunca krizi atlattığını düşünen Osmanlı tarihsel dönüşüme gebe kaldığının farkında olmadı.
Avrupada; Fransız devriminden sonra da krallıklar, derebeyler, feodaller, hükümdarlar dönemi devam etti. Hatta bunlar zaman zaman özgürlükçüleri şiddet kullanılarak bastırabildi, susturabildi.
Hatta bu nedenle Osmanlı yenilen özgürlükçülerin oluşturduğu Macar ve Leh Halkları Mülteci Krizini yaşayacak ve bunu ancak Balta Limanı Anlaşması ile çözebilecekti.
Avrupa Monarşizmi yeni dönemde kendi yönetim mekanizmalarını bile paylaşmaya başladı, temayüller doğrultusunda reformlar yaptı, dönüşümlerin öznesi olarak yürümek ve var olmak istedi. Eski müesses yapı böylece sadece ömrünü biraz daha uzatmış oluyordu.
O dönemde olaylar cephe savaşı netliğinde gerçekleşmiyor, satıh savaşı içinde saflar birbirine karışmış algısı yaratıyordu. Ne yaptığını bilen, ne olduğundan kuşku duymayan ve ne olacağını kestirebilen az bir grup haricindekiler tam bir kaos ortamı tanımlaması yapıyorlardı.
Ama bunların hiçbirisi Avrupanın topyekûn değişimini ve altüst oluşunu engelleyemedi, devrim olgunlaşmasını iki yüzyıllık geleceğe yayarak gerekli tüm süreçleri tamamladı.
Ortaya, diğer medeniyetlerin artılarını bünyesine katarak yepyeni bir forma dönüştüren tüm zamanların en büyük medeniyeti çıktı.
Bu medeniyet beşeri, köhne yönetimli, cari İslam medeniyetini bile dize getirdi.
Kurgusuz Olasılıklar
Şu an Suriyede devrim sürecinin tarafı olarak çarpışan Hür Suriye Ordusu çatısı altındaki militanlar da bu inanılmaz zorlu süreçten yenik çıkabilir.
Tarihe, günümüze ve geleceğe adını kanla yazan Baas zihniyeti bir şekilde tekrar rejimin başına oturtulabilir.
Ya da denize komşu, İsraile dost Amerikaya mahkum mikro bir Nusayri devleti kurulabilir. Böylece Ortadoğudaki aynı Win Win düzeni ( İsrail, Suriye, Araplar, İran, Lübnan, Rusya ve ABD) biçim değiştirilerek devam ettirilmek istenebilir.
Uluslar arası emperyal yeni egemen düzen daha fazla geri çekilerek Suriye halkını biçare bırakabilir.
Rusya, Çin ve İran bu konjonktürden güç alarak bütün güçlerini seferber edip son vuruşlarını gerçekleştirebilir.
Türkiye Cumhuriyetinin yeni sürecine önderlik eden devrimci çizgi sayısız nedenler ve sert muhalefetler nedeniyle yerini, pusmuş durumdaki ulusalcı Kemalist rejime bırakabilir, başarısızlık adı altında, klasik bir Dışişleri Bakanından fazlası olan Ahmet Davutoğlu harcanabilir.
Türkiye devlet olarak ikinci devre oyununda seni yedeğe alıyoruz, sana pozisyon bulamıyoruz” denilerek ofsayta düşürülebilir.
Obama seçimi kaybeder ve yeni Amerika yeni Ortadoğu konjonktüründe İranı partner olarak öne çıkarabilir.
Dünya yekvücut olarak Suriye halkını ve on binlerce mülteciyi acılarıyla, kayıplarıyla ve geleceksizlikleriyle beraber yüzüstü bırakabilir.
Yukarıda yer alan 18. paragrafa paralel kurgu yapacak olursak; ama bunların hiçbirisi Ortadoğunun topyekûn değişimini ve altüst oluşunu engelleyemeyecek, Bereketli Hilal Devrimi olgunlaşmasını iki yüzyıllık geleceğe yayarak gerekli tüm süreçleri tamamlayacaktır.
Kesin İnanç /Aynel Yakin
Yoluna devam ederken kompartımanlar içindeki nesnelerin ters yönde bir eylemlilik içinde olması hiçbir trenin menzilene varmasını engellemedi. Durabilir, bekleyebilir, sarsılabilir, gecikebilir, çarpışabilir, makinistler suikasta uğrayabilir ama enikonu bu tren yoluna devam eder.
O nedenle konu ile ilgili olan kişiler, yaşanan olayların detaylarındaki kaotizm ve negatifliklerle kafalarını karıştırmasınlar.
Kendilerine, insan unsuruna, zeist geiste / zamanın ruhuna ve Allah’a tam bir inanışla inanmaya devam etsinler.
Liberalizm ve Marksizm henüz anlayamamaktadır ama asıl olarak tüm işler kesin inançla olur!
Tarihsel Materyalizm Pardon Tarihsel Sünnetullah
Yazıdaki pozitivist ve determinist bakış açısı ortada.
Ancak bunun adının Tarihsel Sünnetullah olarak koyulmasında sakınca yok.
Hatta bir zaman sonra Bereketli Hilalde oluşan bu hareketliliğin tamamlamış bütününün İslamcıların bile gerisine düştüğü bir Post Modern İç İslam Devrimi olacağını söylenebilir.
Ancak olunca isim koyan bir Dede Korkut o vakit adını da ilan edecek. Böylece dünya Batı medeniyetinin bayrağı kime devrettiğinin farkına varacak.
Onların entelektüel akademisyenlerinden biri galiba bu kez yanıldı.
Tarihin Sonu kuramıyla Y. Francis Fukuyama, tarihin Batı medeniyetiyle birlikte son bulduğunu ifade etmişti.
21. Yüzyılın ilk çeyreği, Tarihin Sonunda tarihin kavis anına tanıklık ediyor olabilir mi?
omeraltass@gmail.com
twitter.com/altasyalvac