30 Eylül 2013 tarihinde açıklanan Demokratikleşme Paketinin ardından BDP ve KCK yine çok sert açıklamalar yaptı. Görünen o ki, Kürt yetkililer Barış Sürecini konuşmalarının satır arasına lütfen alıp zoraki destekliyorlar.
BDP ve KCK sözcülerinin açıklamalarının içeriğine ve üslubuna bakıldığında onların Türkiye kamuoyu için konuşmadıkları görülüyor.
Öyle anlaşılıyor ki kendi içlerinde Barış Sürecine karşı çıkan bir grup var. KCK ve BDP sözcüleri güya Türkiye kamuoyuna yönelik bir açıklama yaptıklarında aslında kafalarında daima bu grup var. Onlar için konuşuyorlar; onları mutlu ettiklerinde rahatlıyorlar, onlar rahatsız olduğunda açıklamalarını daha da sertleştiriyorlar.
Peki, kim bunlar?
Barış Süreci’nin PKK tarafından iki önemli aktörü var.
Biri Abdullah Öcalan, diğeri söz konusu edilen, Barış Süreci karşıtı, ayrımcı, anti millet, anti İslamlık ve Kürt milliyetçiliği kimlik yapısı ile öne çıkan, bütün perspektifi anlamsız bir düşmanlık esası üzerine kurulu ve Kurtuluş Savaşı dönemi çağrışımıyla bir Yunan, bir Fransız gibi yabancılaşmış grup.
Bu grup ne olursa olsun karşı taraftan gelen her şeye şiddetle karşı çıkan bir psişik yapıya sahip.
Liderlik Abdullah Öcalanda ama kanaat önderliği bu grubun elinde.
PKK, Abdullah Öcalan iradesini aşamayacağını biliyor ancak ne yazık ki KCK ve BDPnin bugüne kadar yapıp etiklerinin tamamı Öcalan iradesinin ortaya koyduğu Barış kararının içini boşaltmaktan ibaret.
Öcalan haricinde içlerinden henüz süreci okuyan, anlayan ve savunan bir yürekli kişi çıkmadı..
Dışarıda kalan liderlerin tamamı, söz konusu grubun bakış açısı ve psikolojisi doğrultusunda hareket ettiklerinde itibarlarının korunacağını düşünüyor.
Koca Parti başkanları, milletvekilleri, silahlı grup liderleri, eş başkanlar ve sözcüler rotalarını bu grubun dümen suyu izine kilitlemiş durumda.
Kürtleri özgürleştirmek için silahlanarak dağa çıkanlar yeni dönemde elbirlik Kürtleri, sarp tepelere inşa ettikleri mabetlerde kendi yarattıkları tanrılara kurban etmek istiyor.
İdeolojik yapıların kaderi bir kez daha tekrar ediyor, Kürt hareketi Kürtlüğün önündeki en büyük engele dönüşüyor.
Onlar eskinin hükmen bittiğinin hala farkında değiller.
Eski bitti artık hepimiz zor da olsa yeni koşullara ayak uydurmalıyız diyemiyorlar.
Bunu sadece Abdullah Öcalan diyebildi.
Kürt halkı zaten diyordu.
Ama onlar, Kürt halkı adına kurulan yapının büyük bir kırılmanın eşiğinde olduğunu, halkın ve kendi liderlerinin kanaatini paylaşmayarak ayağına kurşun sıkan beceriksiz kovboy durumuna düştüklerini fark etmiyorlar.
Onlar hala kendi tabirleriyle Kemalist, faşist T.C., Türk devletinin kışlalarda Kürt halk hareketini boğmak için operasyona hazırlandığı Olağanüstü Hal şartlarının geçerli olduğuna inanmak istiyor.
Hala köylere gidip çamurlu postallarıyla evleri kirleten, köylüleri yaşlı-hasta demeden çırılçıplak soyan, yerlerde sürükleyen ve insanlık dışı hakaretlerle aşağılayan bir düzenin hüküm sürdüğü koşulların yarattığı psikolojiden kurtulamıyorlar.
Gece ve gündüz tek kurşunla kafalarından vurularak öldürülenlerin, kayıp olarak bir daha asla izine rastlanmayan nice faili meçhullerin yaşandığı günlerin kâbusuyla uyanıp sadece hayır diyerek tepki veriyorlar.
Kürt halkının temel haklarının inşasını gerçekleştirmek için eline silah alanlar şimdi o hakları teslim almak için ellerinde aynı nedenle tuttukları silahları bırakmak istemiyor.
Dağlarda ve şehirlerde mücadele eden Kürtlerin bu tutum ve kanaatte kalması için çırpınan, gerici Türl aydınları da var.
Mehmet Öcalanın Demokratikleşme Paketinden sonra İmralıya giderek kardeşi Abdullah Öcalanın açıklamayı daha sonra yapacağını söylemesi karşısında şunu yazdılar: Abdullah Öcalanın önünün açılmaması durumunda süreçten çekilmesi ihtimali söz konusu.
Abdullah Öcalan beklenen Barış Sürecini ve Demokratikleşme Paketini olumlayan açıklamasını 15 Ekim 2013 tarihinde yaptı.
BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken’in kendisiyle yaptıkları görüşmenin ardından kamuoyuna açıklanan Öcalan mesajı daha önce apar topar Kandil tarafında yapılan basiretsiz açıklamayı ve diğer PKK-BDP yönetici kadrolarının tek tek yaptıkları açıklamaları bir kez daha boşluğa bıraktı.
KCK ve BDP yetkilileri, vizyon koyabilen liderlerinin kararlarını anlayacak ve uygulayacak yetkinlikte olmadıkları izlenimi veriyorlar.
2013 Türkiyesini tepeden fotoğrafladığımızda görüyoruz ki bugün bir başka açıdan Abdullah Öcalan Yeni Türkiyenin inşasının en önemli aktörlerinden biri durumunda.
Bu nedenle Yeni Türkiyenin oluşumundan rahatsız olan herkes aynı oranda Abdullah Öcalandan da rahatsızlık duyuyor.
İtibarsızlaştırma yöntemini kullanarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir haftadır bir kez daha Amerika merkezli saldırılara hedef olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu üzerinden bekledikleri sonucu alamayanların Barış Süreci’nin diğer ayağını kırmaya yoğunlaşacaklarından, bunun için de öncelikle Abdullah Öcalanın kişiliğini hedefe koyacaklarından kuşku yok.
omeraltass@gmail.com
twitter.com/omraltas