Beyaz, sünnici, iltisaklı İslamcılık

Eşref Edip hatıratında İstiklal Mahkemesi’nde birlikte yargılandığı gazeteci Sadri Ethem’den de bahseder. İstiklal Mahkemeleri’nin meşhur savcısı Ali Salip mahkemede Sadri Ethem’e şöyle der:

“İstanbul Bizans’ı milli mücadeleye iştirak etmiyor alçaklar diye bağırıyordunuz, fakat İstanbul’a döner dönmez Bizans size pek çabuk tesir etti Sadri bey!..”

İstanbul Bizans’ı, Mustafa Denizli’nin futboldan siyasete hediye ettiği “İçimizdeki İrlandalılar” gibi dost görünen kişi ve yapıların aslında düşmanlık içinde olduklarını ifade etmek için kullanılmış.

Milli Mücadele dönemlerinde Türkiye topraklarında yaşayan kimi yapılar Batı lehine çalıştılar. Bugün yeniden “milli” mücadele verilirken birinci önceliği Türkiye’nin menfaatleri olmayan yapılara rastlıyoruz.

O dönem koşullarında din ve milliyet temelinde bir ayrışma yaşandığı hatırlandığında İstanbul Bizans’ının itirazlarının anlaşılabilir bir tarafı var.

Bugünün jeopolitiğinde ne tür bir ayrışma yaşanıyor olmalı ki Yeni Türkiye olgusunu hazmedemeyen yapılara anlaşılabilirlik katsın?

Normalleşmeye karşı çıkışın artık iki temel nedeni var; biri ‘ilkesiz ideolojik yapılar’ diğeri ‘dış güçlerle iltisaklı olmak’.

İdeolojik yapılar, savunularının tamamını da içeren demokratikleşme karşısında kendilerinden olmayan bir kadro ve İslamcılığın öncülüğünü hazmedememe nedeniyle ilkesizleşiyorlar.

Şu sonuca ulaşmakta sakınca görünmüyor: Türkiye’de neredeyse bütün ideolojiler kimlik itibari ile “karaktersiz!” bir yapı sergiliyor.

İçlerindeki az sayıda (Solcu, Ülkücü, Laik, Batıcı, Kürt milliyetçisi, Yahudi, Hıristiyan, Ermeni ve muhalif İslamcı) onurlu birey ve kümeleri bu tanımın dışında tutuyoruz.

İlkesiz ideolojik yapılar ennihaye bu ülkeye aitler onlarla anlaşmanın bir yolu mutlaka bulunur. Anlaşmanın mümkün olmadığı asıl unsurlar dış güçlerle (Rusya, İran devleti, Baas, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri) organik ilişkisi (iltisaklı) olanlardır.

Örneğin Amerika derin devletinin sahte bir Yeni Türkiye’nin oluşumunu ittifakla istediği, bunun için İslami oluşumlardan yararlandığını ısrarla gündemde tutuyoruz. Onların tek şartı var: Yeni Türkiye ve İslamcı kadrolar Pentagon’a iltisaklı olacak.

Pentagon’a sunulan “İslamizasyon” önerisi incelendiğinde sıradan “samimi bir İslamcının istediği her şeyi” içerdiği şaşkınlıkla izlenir. Thomes P.M. Barnett’in Pentagon’a sunduğu İslamlaşma ile ilgili maddeler bunu çok iyi anlatır.

Amerika’nın İslam’ın Türkiye’de iktidarı devralması ile sorunu olmaz. Sadece “Oradaki İslam bizim İslamımız” diyebilsinler yeter!

Ancak Amerika Birleşik Devletlerinin bu planının tutmadığı görünüyor. Bunu, Amerika’nın ve İsrail’in yeni Türkiye’ye karşı kızgınlıklarından ve yaptıkları operasyonlardan çıkarıyoruz.

Peki Amerika’nın Türkiye’deki “İslamcı bizimkileri” ve birlikte çalışmak istediği yapılar ne olabilir? Asıl soru bu.

Anlamlı politik kulislerden biri, 12 Eylül 1980 askeri yönetimin jeopolitik güvenlik kaygılarıyla iki ana akımın önünü açtığını anlatır: Kürtlük ve İslamlık.

Devletin önünü açtığı bir tür İslamlık başını alıp yürüdü. Genel bir değerlendirme yapacak olursak bu İslamlığın özellikleri şunlar: Sünnici, Türkçü, Milliyetçi, hatta Laik ve Cumhuriyetçi. Bu özellikler meşruiyetini bulsun diye de “takiyeci”. Bu şekliyle “Takiye”, merkezde politika, taban da bir inanç biçimi olarak kendini gösteriyor.

ABD iradesi işte bu hazır dindar network ile Yeni Türkiye’yi kurmayı arzuladı. Eğer başarsalardı Yeni Türkiye’nin olası kurucu İslamlığının özellikleri de şu şekilde olacaktı: Sünnici, toplumcu, demokratik, liberal, kapitalizme tam entegre, eskiden Kürtlükten tiksinen şimdi Kürtlüğün özgürleşmesini isteyen, dinler arası diyalogcu, oryantalizme meşruiyet veren, İsrail’i otorite ve arzın dengesi gören. Bütün bu özellikler olsun diye yine “takiyeci.”

Değerlendirmeleri paradigmaların ayrışmasını amaçlayarak tamamen olgusal temelde yapıyoruz. Samimi ve masum İslami birey ve yapılar bundan kesinlikle beridir.

Amerika Birleşik Devletleri bütün “iltisaklı olduğu İslamcılıkları” alıp evine dönmeli.

Ya da şöyle diyelim; şimdi liberal, Protestan, Sünnici, emperyal değerlere ehven-i şerle meşruiyet atfeden İslam’ınızı, içimizdeki İrlandalıları ve “İstanbul Bizans’ınızı” da alın ve çıkın topraklarımızdan!

Küresel kapitalizme tam entegre olmuş bir Türkiye’ye payende yapacağınız İslamcılık sizin olsun!

WASP tarzı jeopolitik Sünniciliği siz yarattınız.

Ülkemizde milli, bağımsız, özgürlükçü, asil İslamlık olmasın diye kendi İslam’ınızı yaratmaya çalışıyorsunuz.

Bugün ülkemizdeki devletli iç çatışmanın sebebi de sizsiniz.

Yeni Türkiye’yi bloke etmek için kendinize iltisaklı kadroların sırtından sahte bir Yeni Türkiye projesi hayata geçirmeye çalışıyorsunuz.

Yeni, demokratik, ‘milli’ Türkiye’nin önündeki en büyük engel de siz.

Yenilmeyen bir tek siz kaldınız.

Düşün yakamızdan.

Hatta defolun!

omeraltass@gmail.com

twitter.com/omraltas

http://www.facebook.com/Ömer Altaş

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s