Sağ Kemalizm
Kemalizm
Atatürk 10 Kasım 2013de ölümünün 75. Yıldönümünü kendi adına inşa edilen asırlık Kemalist paradigmanın yıkıldığına tanıklık ederek karşıladı diyebiliriz. An itibari ile Devlette Kemalizm devam etmeli diyen bir kurum yok.
Bunun en sembolik göstergesi ilkokullarda andımızın kaldırılması idi.
Eğer Kemalist miras andımızın yasaklanmasını topyekûn bir kalkışmanın nedeni yapamadıysa bir daha hiç ayağa kalkamaz. İri bünye yorgun kalbine yenik düştü.
Ancak ortada, bir mevtanın sağ ve sol ellerinin kendi kendine kalp masajı yapması gibi şaşırtıcı bir durum söz konusu.
Kemalizmin yığıldığı yerden sağ ve sol kolları ona hayat vermeye çalışıyor.
Sol Kemalizm kolu ve sağ Kemalizm kolu.
Sol Kemalizm
Sol Kemalizm oluşturan Türk solu son hamlesini Gezi Parkında yaptı. Belki yeniden hayat bulurum ümidiyle sırtını yasladığı Gezi Parkının en büyük çınarının altında son nefesini verdi.
Türk Solu Gezi Parkı ile resmen bitti. Gezi Parkıyla tekrar var olduğunu düşünen sol aslında bitişi, bildirgeyi kendi ağzıyla okuyarak noktaladı.
Üzerinde yaşayan bütün sol değerleri bir bir boğarak düpedüz Kemalizme reenkarne oldular.
Şimdilerde demokratikleşen Türkiyeye karşı laik direnci organize eden networku bu ülkenin batısında konuşlanan sol kökenli gruplardan ve habitatı oluşturmaktadır.
Sol Kürtçü Kemalizm
Bunlar içinde aklı sol geçmişe gidip gelenlerde ise ortak bir teşhis okuyoruz: Kürt solunun şemsiyesi altında kimlik aramak.
Sol Kemalizmin en dinamik unsuru olan Kürt solunun tendürü incelendiğinde toplamda iki olgu göze çarpıyor. Sol görünümlü siyasal ırkçılık ile aile değerleri ve geleneği parçalama iradesi.
Kürt solunun tüzel varlığı ta başından itibaren Kemalizm yapımıydı.
12 Eylül askeri darbe rejimi kendi Kürt solunu ihdas edip bölgenin tek hâkimi haline getirdi.
Çünkü Eski devlet Osmanlı tecrübesinden Eflak-Boğdan bozgununu iyi biliyordu. O nedenle Kemalizmin oraya yerleşmesi için bölgedeki feodal beylikleri temelinden yok etmeliydi.
Bu iç güvenlik refleksi iki şeyi daha sağlayacaktı. Siyasal İslamın tükenişi ve Ermeni bağımsızlık isteklerinin izale edilmesi
Bunun adı PKK idi. PKK eski kirli devletin bir iç güvenlik projesiydi.
Marksist Leninist milliyetçi Kürtçü Sol hareket.
Tercüme ediyoruz: Böylece bir daha Şeyh Saidler ayaklanamayacak, Seyid Rızalar başkaldıramayacak, Ermeni diasporasının elindeki kartlar alınacak ve proje tamamlanınca PKK çöpe atılacak.
Zaman içinde gayrı meşru, gayrı resmi, kirli ve gizli olan ipin ucu ellerinden düşünce ortaya bugünkü büyük yumak çıktı.
İşte bu Kürt solu da, sondan bir önceki nefesini 23 Mart Newruz bildirgesinde ve son nefesini ise 16 Kasım 2013deki Diyarbakır buluşmasında verdi.
Bu aşamadan sonra Kürt solu hiç reel hamle yapamaz. Olsa olsa parmakları kımıldar.
İşte bugünkü, barış sürecine bu kadar ileri demokratik gelişmeler rağmen yeni devlete yapılan Kürtçü itirazların tamamı eski devletin unsurlarından ve habitatından doğuyor.
Sınır içi ve sınır dışındaki Kürt solu networku eski düzeni özlüyor. Kemalizme yeniden hayat vererek fiyakalı yaşam standartlarını garanti altına almak istiyorlar. Demokrasi tam bir baş belası!
Devrimci özgürlükçü İslamlık kendini gösterince Türkiyede Sol bitti. Geriye sol kökenli Kemalist varlıklar kaldı.
Sağ Ülkücü Kemalizm
Dönüşen Türkiye’nin önündeki en büyük direnç merkezi bugün için sağ Kemalizmdir.
12 Eylül askeri darbesi soğuk savaş döneminde kirli hain elleriyle organize ettiği sağ Kemalizmi tasfiye etti.
12 Eylülden önce Ülkücü sağ Kemalizm vardı.
12 Eylülden sonra geleneksel İslami sağ Kemalizm inşa edildi.
Sağ “radikal İslami” Kemalizm
12 Eylül şartlarında kendini gösteren özgürlükçü anti-TCci İslamcılık hareketinin önemli bir kısmı Suriye devrimi perspektifini okuyuş biçimiyle, yeni Türkiye perspektifini Amerikan projesine bağlama kolaycılığı ve ukalalığıyla, geziye prim vererek ve bu sert savaş döneminde konforunu bozmayarak İslami sağ Kemalizmin esaslı bir unsuru oldular.
Harp sosyolojisi savaşa katılmayanı bir kez daha göz önünden karşı tarafa savurdu.
Dönüşen Türkiyeye karşı oluşan direnç merkezlerinin en manidarını bu topluluk oluşturuyor.
Yazık!
Sağ geleneksel “İslami” Kemalizm
Bugünden geriye siyasal bir izleme yaptığımızda geleneksel “İslami” sağ Kemalizm’in tüzel varlığının da bir devlet yapımı olabileceği çıkarsamasını yapabiliyoruz.
1980 koşullarında, devletin, sürpriz yapan İran İslam devriminin bir benzerinin beklenmedik şekilde Türkiyede gerçekleşmemesi için önlem almalıydı.
Kendi İslamını organize etmeliydi.
Sünni, Türkçü milliyetçi, dışa kapalı, gayrı resmi ama sivil, illegal ama radikal olmayan.
1980 Kenan Evren rejimi İrandaki başörtüsü yasağının tam tersini Türkiyede icra etti.
İran devleti başörtüsü takmayan bu toplumda var olamaz derken TC devleti başörtü takan bu devlette var olamaz projesini uyguladı. Aynı zaman diliminde oldu bunlar.
Kenan Evrenlik, geleneksel İslami sağ Kemalist hareketin tersinden elini güçlendirdi.
Geleneksel “İslami” sağ Kemalizm eski kirli devletin bir dış güvenlik projesiydi.
Aynı nedenle iç güvenlik!
Devletin o dünyanın koşullarına göre organize ettiği sağ Kemalizmin ontolojik özellikleri şöyle olacaktır.
Ne olursa olsun her davranışında otorite/devlet savunulacak. İslami Radikal hareketlere karşı İslami referanslara dayalı blokaj yapılacak, İslamın Sünni yorumu esas alınarak eğitim faaliyetleri yapılacak, devlette bu anlamda yetişmiş kalifiye eleman hazırlanacak, devletin ana omurgasını oluşturan Türkçü milliyetçi bir siyasal dini hat üzerinde yürünecek, Türk devletinin iltisaklı olduğu uluslararası güç odaklarının menfaatleri ile çelişmemek koşuluyla dünyanın her tarafında faaliyetler yapılacak. Temel referanslar korunduğu sürece dibine kadar İslam tedavüle sokulabilir.
Ama bu ülkenin organik Müslüman yapıları bu oyunu da bozdu.
Devrimci “demokratik” İslami hareket
Özgün İslami hareket yenilenerek demokratik şartları profesyonel şekilde içselleştirerek iktidara yürüyünce sol Kürtçü Kemalizm ve sağ İslami Kemalizm ömrünü tamamladı.
Yapıları ölmeden önce, bunu gerçekleştiren öncü kadroları çiğ çiğ yemek istemeleri bundan kaynaklanıyor.
Onların öfkesinin kökenini anlamıyorsunuz siz!
Türkiyede ortaya çıkan, uluslar arası siyasal ve sosyal paradigmalar ölçülerine göre devrimci sayılabilecek demokratik İslami hareket şimdi kendine bazı noktalar itibariyle en fazla benzeyen Kemalist direnç merkezi tarafından bloke edilmeye çalışılıyor.
Türkiyede şahit olunan kavga eğer yanılmıyorsak, sağ iltisaklı geleneksel “İslami” Kemalist diktatorya ile özgürlükçü devrimci İslami “demokratik” milli kadrolar arasında olmaktadır. Detaylardaki diğer güçlü argümanlar suyu bulandırmamalı ve yanıltmamalı. Yüreği bu kavgadan incinenleri biliyoruz ama kitlesel değil “konumlanma” olarak yüzleşme yaşanmadan yol alınamayacak maalesef. Çünkü çatışma en sert şekliyle ısrarla sürdürülüyor.
Sağ Kemalizm lisanı hal ile diyor ki: “İslamcılık ise bizde İslamcıyız.
Hareket ise bizde hareketiz.
Türk devleti değişmek istiyorsa buna en layık olan biziz çünkü daima birlikteydik.
Eğer Türk devletinin uluslararası partnerleri Yeni bir Türkiye istiyorsa en hazır olan ve herkesten önce hak eden biziz, her yerde birlikteyiz.
Bu Tayyip Erdoğan da kim oluyor.
Gerçekten çok oluyor!
Ve herkese bizatihi de bunu söylüyorlar: Erdoğan’ın burnunu sürteceğiz, göreceksiniz!
Büyük bir test önerisi: Abdullah Öcalanın cezaevi notları incelendiğinde Yeni Türkiyenin ilk başta, behemehâl ve mutlaka Fethullah Gülen üzerinden inşa edileceğine yürekten inandığı görülür.
Dikkat ediyoruz da, paradigmik olarak, tüzel varlık refleksleriyle ortaya çıkan tutumlarda sol Kürtçü Kemalizm ile sağ “İslami” Kemalizm olgulara karşı nasıl da birbirlerine paralel tepki veriyorlar!
omeraltass@gmail.com
twitter.com/omraltas
One Comment Kendi yorumunu ekle