II. İstiklal Mücadelesi’nde Kürtler ve BDP

Kürt sorunu tartışmalarının en yoğun olduğu sıcak günlerde Kürtler-Türkler ilişkisinin boyutunu izah etmek için önemli bir argümana sıklıkla atıfta bulunulurdu.

“Kürtler ve Türkler Kurtuluş savaşında tüm cephelerde omuz omuza çarpışarak bu ülkeyi düşmandan kurtardılar”, “Çanakkale savaşında birlikte şehit oldular.”

Tartışmalı savaşın hemen ardından yeni Cumhuriyet’in Türkçülük esası üzerinden Kemalist totaliter bir rejim inşasına yönelmesi Kürtler olgusunu siyaset “dışına” attı ve toplum “içine” hapsetti.

Yeni devlette Kürtler hapsedilen, sürgün yiyen, üzerinde baskı kurulan, asimile edilen ve yok sayılan bir topluluk olarak kodlandı.

Milletin bir parçası Kürtler, bu tanım altında kum torbası yapılıp ısrarla dövülünce ortaya nur topu gibi kusursuz tanımlı sosyolojik, ideolojik bir kavram çıktı: Kürtler

Ceberut devlet eliyle trajik bir gerçeğe dönüşen Kürtlük bütün unsurlarıyla devlete küstü. Ardından kollara ayrıldı; bir kısmı radikal siyasal örgütlere, bir kısmı sivil organizasyonlara, bazıları kendini gizleyerek devlet içine, bazıları asimilasyona gönüllü oldu, bazıları politik Kürtçü, milliyetçi oldu ve 12 Eylül koşulları ise Kürt ırkçısı olan kısmi genç bir neslin yetişmesine sebep oldu.

Toplum ve devlet hep birlikte 40 yıl süren bir savaşın ağır maliyetlerini ödedi.

İnsan ve toplum hafızası unutkanlık ile malul olmasa altından kalkması mümkün olmayan psikolojik travma devam edecek, yaşamdan kopulacaktı.

Gün döndü, devran döndü.

Türkiye toplumu bütün bileşenleriyle birlikte ayağa kalktı.

Elitist Kemalizm’e, Kemalist oligarşik sermayeye, askeri vesayete, Beyaz Türk ideolojisine göre organize olmuş bürokrasiye ve eski devlet çıkar ilişkilerine göre dizayn edilmiş legal-illegal bütün örgütlerin Kemalist üst yapılarına karşı direnerek sessiz bir devrim gerçekleştirdiler.

Demokratikleşme, toplumsal dinamiğin yeni siyasal taleplerini modern bir tanım ile ifade etmenin adıdır, oysa toplum demokratikleşmekten daha iyi bir tanım arıyor.

Yoksa demokratikleşme tanımı toplumsal dinamiğin bütün kapsamını karşılamakta yetersiz kalıyor.

O nedenle toplum iradesi öncülüğünde gerçekleşen dönüşümü Türkiye Devrimi kavramsallaştırmasıyla tanımlamak daha isabetli olur.

Türkiye Devrimi’nin mimarı toplumdur.

Cumhuriyet dönemlerinde toplumun reel ve en dinamik unsurları doğal olarak İslamcılar, Kürtler, Aleviler ve Azınlıklar oldu.

Bunlar arasında Türkiye Devrimi’nin kurucu unsurları ise Kürtler ve İslamcılardır.

Kürtler ve İslamcılar özdeşliği mümkün olmayan çok farklı siyasal, sosyal ve ideolojik bir geçmişten geliyorlar ama kader onları yeni süreçte aynı platform üzerinde yan yana bıraktı.

İslamcılar ve Kürtlerin kendi aralarında yaptıkları güncel kavganın bu anlamda “bilimsel” bir ciddiyeti yoktur.

Onlar sürdürdükleri kavga ile yaşanması gereken tarihsel bir dönüşümün geçiş aşamasını kolaylaştırma görevini üstlendiklerini bile fark etmiyorlar.

Olsun!

Bu da sosyolojik ve psikolojik olarak gerekli.

21 Mart Nevruz bildirgesi bir determinizmdi. Kürt silahlı siyasal hareketi onu yapmak zorundaydı, yoksa paradigmaları paramparça olacaktı.

Kürtlük olgusu, vatanın reel sahibi ve çatısı olan “İslamlık” içinde kendine bir yer bulmadığı sürece var olamayacak.

“Demokratikleşen Türkiye” “İslamlık” demektir. Bu sosyolojik bir gerçeklik olarak kendini dayatıyor.

Bütün sosyal, siyasal ve ideolojik yapıların tamamı şimdiden kendilerini İslamlık içinde konumlandırmaya çalışırlarsa kadere karşı savaşmış olmaz, nehirde tersine yüzmüş olmazlar.

Bugün Kürtler tüm bileşenleriyle tersine yüzmeyi terk etmek iradesini açık ediyor.

Ancak BDP bunu anlamıyor, BDP bu politik çizgisi ile giderek küçülecektir, ancak “İslamlık” (bu illa Müslümanlık değildir) içinden hareket ederlerse tahmin edemeyecekleri parlak bir siyasal geleceğin mimarları olacaklar.

Kürtler BDP’ den büyük bugün.

Bilinmeli ki, Türkiye Devrimi’nin Kürdistan parçasındaki devrim oluşumunu da Kürt ideolojik üst yapıları değil Kürt halkı gerçekleştirdi. Kürt Kemalizm’i (BDP) bunu hissedemiyor.

Bütün Türkiye’de olduğu gibi Kürdistan bölgesinde de doktrinel yapılar sınıfta kaldılar, daha insaflısını söylemek rantabl olabilir; toplumlarının gerisinde kaldılar.

Sonuç olarak yeni Türkiye Devrimi’nin en güçlü kurucu unsurlarından biri Kürtlerdir.

Kürt toplumu tarihin ve zamanın ruhunu iyi okudu.

Yeni Türkiye Devrimi’ne katıldılar.

Bütün tahrik edici ters etkilere, içlerindeki İrlandalılara rağmen Gezi Parkı olgusunun ana çaprazını gördüler.

Bütün ters etkilere ve uluslar arası baskılara rağmen 17 Aralık 2013 operasyonlarının tarihi çaprazını da basiretle gördüler.

Bu iki olay 21 Mart Nevruz bildirgesinin gerçekçiliğinin gücünü gösteriyor.

Başbakan’ın İstiklal savaşı dediği ve bizim de II. İstiklal Mücadelesi tabiri ile kavramsallaştırdığımız son darbe durumu karşısında Kürtler bir kez daha kurucu unsur oldular.

(Bkz. http://www.haber10.com/makale/37542/#.UtjiwPRdXuI)

Kürtler Kurtuluş savaşını omuzlamışlardı, omuz omuzaydılar.

Şimdi II. İstiklal Mücadelesi’ni da omuzluyorlar, omuz omuzalar.

Geride kalan ve çok karmaşık her şeyi detay olarak görmeli.

Yeni Türkiye bitti, Türkiye Devrimi’nin inşa süreci başladı.

1923’de yeni devlet, devlet-toplum çelişkisi gibi yanlış açılarla Kürtleri küstürmüş, başımıza bela açmıştı.

Eğer 2010 iradesini temsil eden yeni devlet ihmallerle, sözlerini tutmayarak, Kürtlerin ve toplumun diğer unsurlarının haklarını güvenceye alacak “Devrim Anayasası’nı” gerçekleştiremezse dünün küskünlük kapsamını bölünme iradesine çeviremeyen silahlı mücadeleye altın tepside “mutlak” bir fırsat verecektir.

I. Kurtuluş Savaşı sonrasında devlete karşı küskünlük yaşayan Kürtlük, II. İstiklal mücadelesi koşullarında bölünme psikolojisine girecek, ruhları yeni bir yolculuğa çıkacaktır.

İşte o zaman ayrılığı hiçbir güç engelleyemeyecektir.

omeraltass@gmail.com

twitter.com/omraltas

http://www.facebook.com/Ömer Altaş

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s