Mahşer ötede değil sadece.
Yeryüzünde belli aralıklarla mahşer kurulur.
Bu ön mahşerlerle asıl mahşere hazırlanırsınız.
Dünyadaki mahşer, maşeri vicdandır.
Benim adım maşeri vicdan, benim adım toplum.
Ben kamuyum!
1 Kasım’da şok bir darbeyle ülkenin geleceğine ipotek koyan irade benim.
Bütün aydınlarınız gergin, tedirgin ve umutsuzken, bir günde ülkeyi durgun bir gölün yüzeyine döndürüp inisiyatifi ele geçiren ve tartışmalara son noktayı koyan benim.
İç sesimi duyun. Aradan zaman geçince mutlaka unutursunuz diye tarihe not düşüyorum.
Dinleyin!
Önce ‘mahşer nediri’ izah eden çarpıcı sese kulak verin:
“O gün ağızlar mühürlenir; yaptıklarını elleri ve ayakları anlatır ve tanıklık eder.”
Mahşer, kendi videonu izlediğin alandır.
Maşeri vicdan ise bireyin yüzüne ayna tutar. Kamu önünde, “benlik” mühürlenir “ortak vicdan” konuşur.
Ben kamuyum!
Çıplak gerçeğin rahmiyim. Günü gelince her biriniz ortak vicdana ait bir sembol önünde hazırda durursunuz.
Her benlik, bir üst irade ile terbiye olur. Siyasetin üst iradesi benim!
Öyleyse hepiniz 1 Kasım seçiminin temelde bir öğüt olduğunu sakın ihmal etmeyin.
Ey Cumhurbaşkanı!
Allahtan aşağı, benim himayemde olduğunu dosta düşmana gösterdim.
Bu beni sana vasi yapar.Senin velin benim. Bundan sonra durumu milletten ben soracağım.
Seçim günü evinde tevekküle bürünmüş otururken yüzüne sonradan yerleşen o gülümseme benim. Çözemediğin ya da nasıl çözeceğini düşünerek daraldığın nice düğümü tek hamlede çözen merbut mutlak irade benim!
Öyleyse sen toplumunu, devletini, milletini daima adalet ve ihsanla idare et. Hiçbir zaman mağrur olma.
Dünya siyaset tarihinin en göz alıcı zaferlerinden birine imza attın. Yeni Türkiye devriminin organik tek liderisin.
Hepsi senin için Allah’ın bir lütfu. O dilerse olur, dilemezse sen ya da kim bir karış zafer elde edebilir!
Hataların, yanılgıların ve ihmallerin oldu.
Ama Millet seni seviyor. Sana inanıyor. Arkanda yürüyor.
Büyük gurur!
Ben de seni seviyorum, reelde kişiliğine ve liderlik kabiliyetine güvendiğim için tüm sorunları çöz diye şaşırtan kredi açtım.
Duruma bizzat el koydum, şimdi olduğu gibi tekrar sana teslim ediyorum.
Bu onur, tarihin seyri içinde çok az kişiye nasip oldu.
Türkiye, Türkiye’den fazlası demek. Millet demek ümmet demek.
Türkiye, Türk demek, Kürt demek, Arap demek, Balkan demek, Kafkas demek.
Sorumluluktan göğsünün sıkıştığı zamanları gördüm. Aileni hedefe koyduklarında, mahremini kayıt altına aldıklarında, yaşadığın o ıstırabı biliyorum. Meyus olma, sonu başından daha iyi olacak.
Herkes yapsın sen yanlış yapma. Bin düşün bir uygula. Hem özelde ve hem tüzelde nefsi kararlar verme.
AK Parti hükümeti hala ergen, onları ezme, daha fazla hareket alanı ver, önceki taşkınlıkları görmemezlikten gel.
Unutma, zirvede yapacağın hatanın çarpanı büyük olur. Benim başım da göğe bağlı, bir yere kadar varım. Doğam gereği, dünyanın en sessiz çekilen varlığıyım, beklenmedik bir zamanda nice yüce olguları boşa düşürdüm.
Sana yiğitçe itiraz edebilen samimi insanları etrafından eksik etme. Basiretli ve ferasetli bilge müminlerle birlikte olarak geleceği erken gör.
İmtihan olarak beş nefisten nefs-i emmareye en yakın olan sensin. Bahçeye ve ateşe en yakın olan sen. Ne çetin bir sınavın var, yerinde olmak istemem.
Kendin için, Millet için, Devlet için, Ümmet için dikkatli ol!
İki isim üzerinden iki ihaneti asla affetme: Fethullah Gülen, Selahattin Demirtaş. Bile bile ihanet etmeyen hiç kimseye ise buğz etme. Tüm halkına birlikte kucak aç. Partiden devlet vizyonuna geç. Endişeli vatandaşlarını teskin et.
Senin bu zaferin için Anadolu’nun ve İslam coğrafyaların dört bir tarafında hulus-i kalple gece namaza kalkan nice insan gördüm. Onları mahcup etme.
Aileni, torunlarını, hasta yatağından kalkıp sedyeyle sandığa gidenleri, olumsuz tüm propagandaları hiçe sayıp yanında saf tutan gençlerin başını öne eğme!
Ömrün uzun olsun!
Ey Ahmet Davutoğlu!
Gurbetteydin, gariptin. İçine kapanır yalnız gezerdin. Tahta sandalyeler üzerine oturup ders çalıştın. Yavan ekmek yedin. Allah seni aldı, sistem içinde koydu. Sonra sana lütufta bulundu, koskoca ülkeye Başbakan oldun. Ümidin, veda için el salladığı bir anda sana büyük zafer bahşetti.
Seçim zaferi sonrası konuşmaların, işte senden istediğim buydu.
Kamu önünde büyük ve önemli sözler söyledin. Çıtayı yükseğe koydun. İnsani evrensel değerleri, İslami değerlerin tamamını kendine meşale yaptın. Artık sırtında bu yük var. Sözlerini tut. Vaatlerini yerine getir.
Bir ara AK Parti’ye fetret dönemi yaşattın. Her şeye şahit oldum. Bundan sonra Cumhurbaşkanından uzak durma. Ona omuz ver, Reis’i rahatlat. Başbakan-Cumhurbaşkanı ayrımı şuursuzluk. Sizin yolunuz bürokrasi değil dava!
Küresel piston öyle bir baskı uyguladı ki, bir ara çevrede Erdoğan’ın konumu sorgulandı. Aralarında konuştular; ‘Erdoğan var olduğu sürece galiba bizi yaşatmayacaklar’ diye kalplerine korku düştü. Hep birlikte yok olacağız diye telaşlandınız. Yanlış düşündünüz. Hatalı davrandınız.
Toparlanın.
Size son ihtarım.
AK Parti kurmayları arasında ne olup bittiği umurumda değil.
Gördüğünüz gibi, bazı fitne sevenlerinizin büyük seçim zaferinin kime yarayacağı hesaplarını altüst ettim. Benzer düşüncelere sahip olanları ise mahcubiyetten yerin dibine geçirdim.
Görmüyor musunuz, hem içerideki hem de muhalefetin olası tüm tartışmalarını tek celsede bitirdim.
Artık önünüz tamamen açık.
Ülkenin bir kısım en dinamik beyni etrafında. Evrensel çapta bir entelletüel havzan var. Tarihi bir imkânın direksiyonunda artık sen varsın. Aynadaki ölü noktalara dikkat et.
Hükümet iyi yürümezse Erdoğan’da yetmez, böyle olursa 7 Hazirandaki gibi ben size acımam.
Direklere tırmanarak pankart asma, duvarlara slogan yazma tecrübesinden gelmediğini biliyoruz. Alengiri sevmezsin. Kalp kıramazsın. Ettiğin en büyük küfür; “Ölçüsüz!”. Naifsin. Zekânın her şeye yettiğine inanıyorsun. Bu nedenle her şeyi bizzat yapmaya yelteniyorsun, kendini fazladan yoruyorsun. Önlemlerini bu avantaj ve dezavantajlara göre al.
Elbette, fişek gibi gençlere güvenmeye devam et ama bilge ak saçlıların murakabesine de izin ver, her şeyi istişare ile yap.
Misyonun açık ve net.
İslami tefekkürün yüzünü kara çıkarma.
Toplumun her rengini her meşrebini sadece sözde değil özüyle yeni düzen içine çek. Tüm madunlara devlet içinde yer ver.
Yakında saldıracaklar. Metropollerde eski Dev-Sol, DHKP-C tarzı illegal militan meşrebi örgütler çoğalacak. Bazılarına bilinen aydınlar öncülük edecek. PKK’dan ayrılıp IŞİD acımasızlığında strateji uygulayan sınır boyu gerilla örgütleri türeyecek. Sosyo-psikolojik olarak suikast dönemi resmen başladı.
Dikkatli olun.
Ey AK Parti’li vekiller!
7 Haziran’dan sonra uykusuz kaldınız. Bazılarınız aynanın karşısında “kariyerim başlamadan bitti, ben de şans mı var?” diye iç geçirdi.
Uyarılarımı görmezlikten geldiniz. Bazılarınız hizmet edasıyla devlet imkânlarını çarçur etti. Devlet bana ait. Her şeyi affederim devlet malına dokundurmam. Kamu malı bireye hak olmaz.
Devletin makam odalarına girerken ve çıkarken hala bazılarının başı üzerindeki ego tavana ulaşıyor. Takım elbiseye ayakkabı ve kravat yakıştırmaya, yapılması gereken işlerden daha fazla önem vermeye devam eden niceleri var. Bulunduğu yerde kendine yapılan eksik ihtiramlara canı sıkılan bu nedenle danışmanlarını haşlayanlar var.
Seçilmişlik duygusuna kendini kaptıranlar, sadece lobileri mesken tutanlar, dönüşüm ruhunun avantajlarını hoyratça harcayanlar, beşi geçmez ezber cümleyi peş peşe sıralayanlar, Yeni’ye dair her şeyi kendinden menkul sananlar, sahte hesaplar açıp dedikodu yayanlar, Ak Parti içinde hem fitne çıkarıp hem elinde körükle dolaşanlar, kendini kapsama alanının tanrısı sananlar, bir kaşık suda fırtına koparanlar, her şeyi tek başına elde etmek isteyip geri kalan değerleri ve yapıları tasfiye edenler var.
7 Haziran hezimeti böyle geldi.
Şimdi sizi, bir kez daha ve son kez start noktasına bırakıyorum.
Bundan sonraki süreçte öyle bir denge kuracağım ki şahsi performansı olmayanı liderinin adının kurtarmasına izin vermeyeceğim.
Bayrağın dikildiği uzak ufka, artık dişinizle, tırnağınızla, emeğinizle ulaşın. Allah’ın, Maşeri vicdanın toplumun gazabından korkun.
Yörüngeniz meclisten lojmana olmasın. Mahalleden seçim bölgenize olsun. Toplumdan topluma döngüsünü hayata geçirin. Meclise kerhen gidin, sevinerek millete dönün! Meclise gittiğinizde orada dipdiri durun sakın uyumayın!
Statükoyu değiştirin kalıcı olun.
Beceremezseniz gidersiniz, yerinize yeni bir ümmet gelir.
Allah’ın izniyle yeni vekiller ortaya çıkarır toplumun başına taç ederim.
Veliniz benim!
Ben maşeri vicdanım.
Ben kamuyum.