Dinle derin HDP!

Bu bir HDP’nin DTK-Öncesi ve DTK-Sonrası öyküsüdür.

Hatip Dicle!

Akl-ı selimi tamamen yitirdiniz.

Budalalar ve budalalığı gören ama vesayet perdesini yırtamayanlar hep birlikte aynı meşum çuvalın içine girdiniz.

Nasıl bir akıbete duçar olacağınızı bilmiyor ve görmüyorsunuz.

Bölgede dalgalanan Jeopolitiğin size alan açacağını düşünüyorsunuz.

Küçük bir çocuk gibi kulağınıza fısıldanan her vaade inanıyorsunuz.

Bir sabah uyandığınızda rüyanızın gerçekleşmiş olacağını sanıyorsunuz.

Yakında, Ortadoğu’nun orta yerinde bir Kürdistan kurulacağı hülyasına sizi ikna ettiler. Ama artık siz kendiniz “Kürt değilsiniz!”

Gerçekleştirdiğiniz DTK’dan sonra sizin için paradigma kökünden değişti, farkında değilsiniz.

Nehir kurudu, şimdi siz, suyu tamamen çekilen nehir yatağında şartlar değişmemiş gibi çırpınıyorsunuz.

Bu koşullar sizi, bir bataklık “eklem bacaklısına” dönüştürdü, idrak edemiyorsunuz.

Sevdiğiniz düşünce kalıplarıyla anlatalım…

Olguların gerçekliğine ve kamu bilincine değil, indî düşünce ve duygulara dayanan sübjektif her görüş ve yapı ivedilikle yok oldu.

Kısmi bile olsa realiteye uygun, nesnel hüküm veren, olguları olduğu gibi ortaya koyan objektif görüş ve yapılar var olmaya devam ediyor.

Bu, felsefe değil bizatihi yaşamın matematiği.

Prof. Dr. Stephen Hawking haklı, insan hayatında felsefe dönemi bitti. Artık sadece bilim var.

Önce; barış koşulları devam ederken ve siz altın çağınızı yaşarken kurucu felsefeniz ve aktörünüz, Ceylanpınar’da masum insanların kafasına sıktığı ilk kurşunla “nesnelliğin” tüm parçalarını kaybetti.

Sonra siz, Diyarbakır toplantısı hitamında tüm bileşenlerinizle birlikte açıkladığınız 14 maddelik sonuç bildirgesiyle “sübjektif” bir olgu oldunuz.

Sivil siyaseti bırakıp akıl almaz bir şekilde illegal bir boyuta geçmenizden daha önemlisi; sosyal bir yapı olmaktan çıkıp toplum-dışı,  a-Kürt bir organizmaya dönüştünüz.

Selahattin Demirtaş!

İzleyin:

Bundan sonraki her aşamada değil Kürt’e bir değer katmak, Kürt’ün ve Kürtlüğe dair kazanımların katili olacaksınız.

Mitolojik bir çağrışımla siz; Kürt’ü kurtarmak vaadi ile ortaya çıkan ama sonunda Kürt’ün bedenini sömürüp olduğundan daha büyük görünerek ağulayıcı keneye dönüşen biyolojik bir sistemsiniz.

Sizin bağlamda sorun, Kürt sorunu değil artık.

Sorun bir “enfeksiyon” sorunu.

Oysaki Türkiye özelinde, özellikle yakın tarihte üstelik bizzat tanıklık ettiğiniz objektif-sübjektif tutum dramatolojisine dair yeterince birikiminiz var.

İki büyük labarotuvar sonucu önünüzde.

Gezi Parkı olayları ve Cemaat süreci.

İki olgu da “sübjektiflik” kabristanına gömüldü.

Nesnel değillerdi. Kaybettiler.

Sadece bu kadar.

Toplumsal bilincin sorduğu, “neden?” sorusu karşısında tutunamayıp yenildiler.

Emniyet, Ordu ya da konvansiyonel silahlar değil bizzat yaşamın kendisi PKK-HDP’yi; Gezi ve Cemaat’in hemen yanında açılan hendeğe gömecek.

Bizzat Kürtler sizi defnedecek.

Bildiri içinde günahınız kadar sevmeyip tasfiye ettiğiniz Abdullah Öcalan’a döne döne beş kez atıf yapıyorsunuz.

Bir yola çıkıyorsunuz ama başsız olduğunuzu unutuyor, ne kadar zorda olduğunuzu görmezden geliyorsunuz.

Selma Irmak!

Önce Demokratik Toplum Kongresi’nin(DTK) açılışında yaptığınız konuşmayı hatırla. Toplantı, 27 Aralık Pazar günü sona erdi.

Kürtler, gözünüzün içine bir umutla bakarken “özyönetimlerle ilgili siyasi çözüm deklarasyonu” başlıklı bildiriyi okuyarak “çıldırdınız!”

Hep bir ağızdan “hendeğin arkasında kar maskeli kimlikler biziz!” diye bağırdınız. “Biz PKK’yız!” dediniz.  Ve “Türk”,“Kürt” kamuoyunun şaşkın bakışları arasında silahı şakağınıza dayadınız.

Hatırlayın bu toplum, Gezi Parkı olaylarında inisiyatif alması gerektiğine inandı ve alana indi.

Cemaat olaylarında yaşamın hiçbir aralığında bu kadar kararlı olmadı.  Yeryüzünün belki de en büyük ihanetiyle karşı karşıya kaldığını fark etti. Her bedeli göze aldı.

Toplum sizin, Doğu’nun Gezi kalkışması olan 6-8 Ekim olaylarındaki barbarlığınızdan da endişelenmedi.

“Objektivite” kuralları gereği başaramayacaktınız. Öyle de oldu.

Toplum, temsil ettiğiniz sivil siyasete bu süreçte güçlü bir kredi açtı.

Gelin görün ki, DTK’dan sonra objektif algı artık şeksiz-şüphesiz şekillendi:

“HDP ve PKK, bir ve aynı.”

Demek ki siz, barışı kundaklamak için barış dediniz.

Kardeşlik ruhunu katlederken, kamuoyu tepkisi sınırlı kalsın diye ‘ovada siyasete’ karar verdiniz.

Bu içten pazarlıkla Meclis’e girdiniz.

Aynı nedenle Türk Solu’na, Kemalist oligarşiye ve Cihangir’e kucak açtınız.

Figen Yüksekdağ!

En at gözlüğüyle bakan sizsiniz ama bir daha kulak verin.

“Kanaat”ten daha güçlü bir silah olmaz.

Gezi’yi ve Cemaat’i bu yendi: Toplum her iki yapının “kötü bir şey” olduğuna kanaat getirdi.

Bilin ki, herkesten daha fazla sahiplendiğiniz HDP’ yi de aynı “kanaat” yenecek.

Gayrı meşru bir düzlemdesiniz.

Tüm bileşenlerinizle ”subjektifsiniz.”

Bilimsel nedenlerle biteceksiniz.

Kendini imha eden bir teknoloji edindiniz.

Kaderiniz Cemaat’in kaderi ile aynı olacak: Kazanmaya yaklaştığınızı düşünecek ama her geçen gün daha fazla kaybedeceksiniz.

HDP’liler!

Yolu kendiniz ayırdınız.

Ülkenin hâlâ bir Kürt sorunu var ama bu sizi ilgilendirmiyor.

Artık konu Kürt sorunu değil. Nasıl ki TİKKO, DHKP-C, bir Alevi sorunu, bazı illegal İstanbul örgütleri Ermeni sorunu, EMEP gibi yapılar Türk sorunu, Hasan Cemal-Cengiz Çandar aydın sorunu, Gezi ağaç, Cemaat ahlak sorunu değilse HDP de Kürt sorunu değil.

Çözüm de; demokratik değil prospektüsel bir çözümü zorunlu kılıyor artık.

Sahnede milletin ve Kürtlerin bedenine başını gömmüş zehirli bir kene var.

Buna cerrahi bir müdahale, bitirici profesyonel bir operasyon şart.

Özelde sorun, Cemil Bayık ve Selahattin Demirtaş problemi olarak kendini gösteriyor.

Link Bayık üzerinden İran-Rusya’ya ve Demirtaş üzerinden Pentagon’a uzanıyor.

Sayelerinde HDP de PKK gibi toplum nazarında; ateş, titreme, ağrı, bulantı, kızarıklık, kırıklık, iştahsızlık, aşırı duyarlılık, kusma, kanama, iltihaplanma ve fonksiyon bozuklukları gibi klinik belirtileriyle ölümcül bir rahatsızlığa neden olan yavsı illegal bir yapı artık.

Ülkenin sinsi yeni humması. Helak eden bir organizmanın ikizi.

Halkta karşılığınız “hükmen” bitti.

Göreceksiniz fiilen de bitecek.

Siz, sosyo-psikolojinin ve siyaset biliminin zımni objektif geleneklerine yenileceksiniz.

Siz, kendinize yenileceksiniz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s