“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” (Şeyh Edebali) Milletim! Yakamızı bırakacaklarından, kan dökmeyeceklerinden, vatanı 7 parçaya bölmeyeceklerinden, ayaklarımıza pranga vurmayacaklarından, kimliğimizi aşağılamayacaklarından emin olsak topyekûn teslim bile olurduk! Eğer sonuç “huzur” olacaksa… Yeryüzündeki hiçbir olgu sizin barış içinde insanca yaşamanızdan daha değerli değil. Ben devletim! Tek sorumluluğum milletimin dirliği, erinci, izzeti, refahı. Evlatlarımız ölmesin! Yaşlılarımız evinde, huzur içinde ruhunu teslim…
Sıra Sermaye Sınıfında
Herkes her şeyi bilir ama âşık kimse bir şey bilmiyor zanneder. İlişkinin anlaşıldığını düşündüğünde, ilk hareketini gözden geçirir, sonra artan heyecanla kaldığı yerden devam eder. Artık tüm yaşamı, kalbindeki ateşle formatlıdır. Tutum, davranış, karar ve sözlerinin arkasındaki ilk neden daima budur. Sorulsa alakası yoktur! Tarihin, değişmeyen en çok tekrar eden komedyasıdır bu. Sınıf farkı gözetmez, etnik ayrım yapmaz, inanca göre…
Yaratıcı Sıradanlığın Teorisi
Başka bir kehkeşandan geldiler. Dünyaya en yakın gezegene yerleştiler. Amaçları; dünya yüzeyindeki suyun tamamını kendi evrenlerine taşımak. Dünyayı gözlemliyor; galaksilerine, düzenli data aktarıyorlar. İnsan dışında her şeyi dijital değerlere döktüler. Ellerinde bütün tarihin video arşivi var. Geleceğin filmini yaptılar. Dünyada ne olup biteceğini biliyorlar. Yer, gök, deniz, dağlar, ağaçlar, bitkiler, depremler, tsunamiler, şehirler, köyler… Her…
Ülkeyi Kendine Çağıran Büyük Vizyon
Şehitlerin ruhuna hürmeten-II Son yıllarda âlemşümul amme efkârı pür dikkat bir şecaat izliyor. Küresel statüko yeni nesil bir itiraz biçimine muhatap oluyor. Siyasi konvansiyonel devreler ısınıyor. Öfkeleniyorlar! En az emperyalizm kadar eski, ezilmiş halkların hafızasında tazeliğini koruyan III. dünya teorisi hayat buluyor. Proleter milletler, dominyon statüsünden kurtulamayan ülkeler, rehin alınmış devletler ve tüm uygarlık-zedeler alternatif sese kulak…
Asırlık Paradoks Müslüman Laiklik
Şehitlerin ruhuna hürmeten.. Olgulara hak ettiği değeri vermek ve sahip çıkmak elzem. Aktörün, neyi nasıl gördüğü yıkıcı ya da kurucu bir imkân var eder. “Yeri, göğü ve arasındakileri boş yere yaratmadık.” Bu ayet, Kur’an’da üç kez tekrar eder. Değerini bilmeyenin hakkını kimse teslim etmez. 15 Temmuz’da da durum budur. O güne hürmette kusur etmeyecek, olgu olarak sımsıkı sarılacağız….
Vatansever
Totem, tütsü, kehanet. Özgürlük anıtı, medya, data center. Kâhinlerin mutlu yılları. Kesin bilgiler veriyorlar, felaket tellalları bunu, sosyal mecrada subliminal telkinlerle yayıyor: “Sırada Türkiye var!” Tevekkelî, umutlu, inançlı insan ne kadar az! Herkes rasyonel. Akli ölçüler, matematik kuralları, istatistik bilimi ve küresel düzenin realitesi gereği durum Türkiye için kritik! Çetin, yoğun ve aralıksız dağdağanın arasında…
Jön Prömiyer
Bazen bir film sahnesi yâda düşer. Esas oğlan, “nihayet hayat bana gülüyor” der. Kollarını sonuna kadar açar. Sevinçten uçmak üzeredir. Dünyanın en güzel kızı ona doğru koşar. Bir rüya gibidir. Kısa sürede yüzündeki ışıltı kaybolur. Kız yanından geçer gider. Kader, ona uçuşan duvağın eline değmesini reva görmüştür sadece. İçine derin bir hüzün çöker. Gerçekçi ve tam bir…
İç Savaş Rüyası
Ne çabuk umutlanıyorlar! Başaracaklarını sanıyorlar. Hep aynı rüyayı görüyorlar: “Millet diz çöküyor Ülke parçalanıyor Boğazları kendilerine alıyor Gerisini cömertçe dağıtıyorlar!” Bir sırrı açığa vurmanın zamanı geldi: Batı ontolojik bir yemindir. “Tanrıya ant olsun ki Doğu’yu kendisiyle vuracağız!” Şimdi dinleyin: Osman bizim Osmanlı bizim Han bizim Paşa bizim Osmanlıcılık, Almanya’nın Neo- Osmanlıcılık, Britanya’nın.. Mustafa bizim Kemal bizim Mustafa…
Mızrak ve Mucize
Hicret’ten birkaç yıl önce.. Mekke ileri gelenlerinin neşesi yerindeydi: Hz. Peygamber’i iyiden iyiye çembere almışlardı. Davasının tamamen bitmesi, son darbeye bakıyordu. O yıllarda kılıç sesleri duyulacak kadar yakında, yarımadanın kuzeyinde iki imparatorluk savaşıyordu. Yapılan son savaşlarda Romalılar rakibine art arda yeniliyordu. Sasaniler, her zafer kazandığında nedense Mekkeli müşrikler sevinç çığlıkları atıyor, müminlerle alay ediyordu. “Bizimkiler…
Antropoloji, İdeoloji, 15 Temmuz
Yaşam, her iddiayı kendi değirmeninde öğütür. Her şeye nizamat vermeye çalışan ideoloji, sonunda bir ürün olur! İdeolojilerin öyküsü; böylesine dramatik, trajik ve kısadır. 15 Temmuz 2016 ülküsü, günlük hayatın dağdağasına kurban edilmemeli. Siyaset değirmeninde öğütülmemeli. Oldu bitti, geldi geçti olmamalı. 15 Temmuz, bir nesne değil bir özne! Politik bir enstrüman değil maneviyat. Bir ideoloji değil…